Kitap
Tanıtımı/ Book Review
Sadullah
Gülten, Türklerin Hz. Ali’si, Destanlar,
Efsaneler, Menkıbeler, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2020
İSBN:
978-625-7705-05-9
Muhammed Şendul*
Prof. Dr. Sadullah Gülten
tarafından hazırlanan ‘‘Türklerin Hz.
Ali’si Destan, Efsaneler, Menkıbeler’’ adlı eser Aralık 2020’de YEDİTEPE
yayınevi tarafından yayınlanmıştır. Gülten eserinde, ilk günden bu yana geçen
ve geçmekte olan sürede Türkler nazarındaki Hz. Ali’ye olan bağlılığı,
kahramanlıklarını ve yaptığı işleri ile Alevilik konusunu bazen efsaneler,
destanlar, menkıbeler ve cenknameler üzerinden örnek vererek bazen eski Türk
inanç ve kültürüyle bağdaştırarak bazen de gaziler ve ahiler üzerinden
anlatılmıştır.
Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Tarih Bölümü’ne 2009 yılında yardımcı doçent olarak atanan Gülten,
şimdi aynı üniversitede Prof. Dr. unvanıyla bölüm başkanlığı yapmaktadır.
Osmanlı tarihçisi olan yazar daha çok Alevilik, Hz. Ali ve tarikatlar üzerine
çalışmalar yapmıştır. Bu eseri dışında, ‘‘Atayurttan
Anayurda Yörükler, Bozuk Türkmenleri, Heterodoks Dervişleri ve Aleviler’’ gibi
eserleri bulunmakla birlikte çok sayıda akademik dergilerde yayınlanmış
makaleleri bulunmaktadır.
3 bölümden oluşan eser, yaklaşık
250 kaynak yararlanılmış zengin bir kaynakçaya sahiptir. Gülten eserini
menkıbeler, destanlar, efsaneler üzerinden anlatmış ve Hz. Ali’nin
kahramanlıklarını anlatan cenknamelerden, abdalların hayat hikayelerini,
kerametlerini anlatan menakıbnamelerden ve Ahi tüzükleri olan fütüvetnameler
başta olmak üzere bu alan içerisinde çalışan daha birçok hocanın eserleri ve
makalelerinden yararlanmıştır. Ayrıca Gülten, Alevilik üzerine önemli
çalışmalar olmasına rağmen, bunların genellikle kitabi kaynaklara dayandığını
bundan dolayı da kendisinin Osmanlı arşiv belgelerine büyük önem verdiğini ve
araştırmalarının çoğunu arşiv belgeleri üzerine olduğunu ifade eder.
‘‘Tarihten
Menkıbeye’’ adlı ilk bölümünde (s.39-93), yazar başta Türklerin gözündeki
Hz. Ali tasviri ve bu tasvire yüklenen anlamlara değinmesinin yanında dış
görünüşü ve farklı anlamlar taşıyan ona takılan lakaplar hakkında bilgi verir.
Daha sonra ‘‘Ali ve ben aynı nurdanız’’ hadisinden
yola çıkarak Hz. Muhammed üzerinden Bektaşilik, Alevilik ve Şiilik üzerinde Hz.
Ali etkisi anlatılmıştır. Ayrıca Gülten, Hz. Ali’nin çocukluk hatta bebeklik
döneminden başlayarak onun sergilediği gücü ve kuvveti, ejderha ve devlerle
olan mücadelesi, başta Bedir, Uhud ve Hayber savaşları olmak üzere gösterdiği
kahramanlıkları fütüvetname ve vilayetnamelerden örnekler vererek açıklar.
Bunları anlatırken ayrıca Hz. Ali için büyük önem taşıyan iki şeye de dikkat çeker;
bunlardan ilki kılıcı ‘‘Zülfikar’’, diğer, atı ‘‘Düldül’’dür. Kılıcından
bahsederken, Otman Baba ve Ahmet Yesevi’nin eserlerinden örnekler vererek bu
kılıcın şekli hakkında bilgiler verir ve Osmanlı zamanında özellikle de Orhan
Gazi tarafından kurulan Yeniçeri birlikleri üzerindeki etkisi anlatılmıştır. Bu
bölümle ilgili son olarak Hz. Ali’nin şehit edilmesi ve sonrasında yaşanan oğlu
Hz. Hüseyin’in katledilmesiyle ilgili ve mezarıyla türbesi hakkında ortaya
çıkan efsaneler, destanlar ve söylemlere yer verilmiştir.
‘‘Eski
Türk İnançları ve Hz. Ali’’ adlı ikinci bölümde
(s.95-158), yazar eski Türk inançlarının, Türklerin İslamiyet’le tanışmasından
sonra Hz. Ali inancına nasıl dönüştüğünü ve Türk kültürü ile inanç yapısında ön
plana çıkan başta abdal, dede, ata ve baba unvanlarıyla Türkler, özellikle de
konar-göçerler Türkmenler arasındaki dini hayatı şekillendiren şeyhler
üzerinden ele alınmıştır. Öte yandan da Türk dervişleri arasında Hz. Ali’nin
başka bedenlerde yaşadığı inancının nasıl yerleştiği de ifade edilmiştir. Bir
diğer dikkat çeken bir başka hususta Safevi şeyhlerinin başını çektiği
Kızılbaşlılık hareketinin nasıl ortaya çıktığı, soylarını Hz. Ali’ye
dayandırmalarıyla birlikte Türkmenler üzerinde otorite sağlama amaçlarını,
Kızılbaşlı isminin zamanla nasıl Alevi sözcüğüne dönüştüğü hakkında önemli
bilgiler vermektedir. Bu bölümde son olarak Türkler arasındaki Hz. Ali
inancının başta Yesevi, Kalenderi, Vefai, Haydari şeyhleri sayesinde giderek
yüceldiğini ve geç de olsa ortaya çıkıp sonrasında Türklerin yaşamını derinden
etkileyen Kızılbaş hareketiyle nasıl tanrısallaştığı, Gök Tanrı ve onunla
bağlantılı yıldırım, güneş ve ay gibi gök kültü ile atalar kültünün etkileri, Şamanizm’le
beraber Hz. Ali’nin tanrı Ülgen ve Hz. Fatma’nın tanrıça Umay’a benzetilmesi ve
son olarak da Budizm’le beraber de eski Türk inançlarının etkisi
değerlendirilmiştir.
‘’Gaziler,
Ahiler ve Hz. Ali’’ adlı üçüncü bölümde (s.159-210), bu
bölümde Hz. Ali profili, Türklerin Hz. Ali’yi bu kadar benimsemesi, onun
cesaretine, yiğitliğine ve kahramanlıklarına duydukları sevgi ve saygı
destanlar, cenkler ve fütüvetnamelerle ahi ve gaziler nazarından anlatılmıştır.
Ayrıca bu ahiler, gaziler ve abdallar sayesinden Türkler arasındaki Hz. Ali
inancı daha sonrasında bir kült haline dönüşmüş ve Türklerin efsanevi
kahramanlarının başında özellikle fütüvetnameler sayesinde Hz. Ali gelmeye
başlamış ve bu inanç herkes arasında kabul görerek benimsenmiştir. Bu bölümle
ilgili son olarak yazar ailesi, atı ‘‘Düldül’’, seyisi ve kılıcı ‘‘Zülfikar’’
hakkında başta Türk coğrafyası olmak üzere her yerde efsanelere rastlandığından
bahseder.
Gülten eserinin son kısmında sonuç bölümü (s.
111-113), kaynakça (s.215-229) ve dizin (s.231-239) bulunmaktadır.
Türklerin gözündeki Hz. Ali’nin kim
olduğu, Hz. Ali kültü ve inancının nasıl şekillendiğinin yanı sıra daha birçok
eski Türk inancı bağlamında Alevilik ve Hz. Ali’nin değerlendirildiği bu eser
daha çok destanlar ve efsaneler üzerine şekillenmiştir. Eserde çok fazla
abartıya yer verilmesinin yanı sıra; sade, anlaşılır ve akıcı bir dille konular
ele alındığı için Alevilik ve Hz. Ali hakkında okuyucuların ve araştırmacıların
bu konular hakkında merak ettikleri çoğu soruyu bu eserde bulabileceklerine
kanaatim tamdır.
* Lisans
Öğrencisi, Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Ordu,
muhammedsendul123@gmail.com