Kitap Tanıtımı/ Book Review
M. Emre Kılıçaslan, Osmanlı Kıyılarındaki Batı: Avusturya Lloyd Buharlı
Kumpanyası, Libra Yayınları, İstanbul 2019, 334 s. , ISBN 978-605-7884-36-7
Nagihan BİLGİN
Denizler tarih boyunca hâkimiyet sahası haline gelmiştir. Tarihin ilk
dönemlerinden itibaren halklar ve devletlerarasında
vazgeçilmez bir köprü olmuştur. Kara taşımacılığı esas alındığında birçok
avantajı olduğu için ticarette yaygın olarak kullanılan bir saha durumundadır.
Bu sahada etkin bir güç olmanın yegâne unsuru istikrarlı bir deniz ağına sahip
olmaktı. Değişen ekonomik şartlar deniz ulaşımındaki gelişmeleri yakından
etkilemiş modernleşen ağ hızlıca Osmanlı Devletine'de sirayet etmiştir. Deniz
üstünlüğü ve hâkimiyeti kavramı oluşmaya başlamıştır. Bu hâkimiyet ağını iyi muhafaza eden
devletler etkin güç olarak rol oynamaya başlamıştır. Bu hususta Avusturya Lloyd
Buharlı Nakliyat kumpanyasının temel amacı Doğu limanlarıyla Avusturya
limanları arasında iletişimi sağlamaktır. Bu araştırma Avusturya Lloyd’un
Kuruluşunu ve bu eksende Osmanlı kıyılarındaki faaliyetlerine Osmanlı-Avusturya
ilişkisi üzerinden aktarımı yapılmıştır.
Eser, yazarın 2013 yılında On dokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne sunduğu “Avusturya Lloyd Vapur Kampanyası’nın Osmanlı İskelelerindeki Faaliyetleri“ adlı doktora tezine dayanmaktadır. “Avusturya Lloyd Kumpanyası’nın Tarihçesi”, “Avusturya Lloyd’un Osmanlı Devleti’ndeki Örgütlenmesi”, “Avusturya Lloyd Kumpanyası’nın Osmanlı Sularına Girişi” adlı okuyucuda merak uyandıran üç bölümden oluşuyor.
Metin içerisinde ara başlıkların detaylı ve özenle seçildiği görülmektedir. Çalışmanın en önemli detayı birinci elden kaynaklardan istifade edilerek kaleme alınmış olmasıdır.Buda çalışmayı akademik açıdan farklı bir noktaya taşımaktadır. Ekler haricinde eserin sonunda sonuç, kaynakça ve indeks yer alır.
Yazar çalışmasına Buhar gücünü ve bu gücünün nakliyat araçlarında
başarıyla kullanılmasına dek geçen süreyi izah eden bir giriş bölümüyle
başlamıştır. Bu giriş kısmı “Buhar gücü ve İlk
buharlı Gemiler”, “Buharlıların Getirdiği Toplumsal ve Ekonomik Değişmeler”
adlı 2 başlıktan oluşuyor. Konuya hâkim olma
hususunda bu kısım önemli bir detay oluşturuyor. Konuya genel hatlarıyla baktığımızda 1764 yılında bozulan
makinelerden biri onarılması için mühendis James Watt’ta verildi makineyi tamir
eden mühendis onu geliştirmek istedi. Arkadaşı İskoç Kimyacı Joseph Blac’tan
gizli ısıyı öğrenmiş olan Watt’dan sonra gelen araştırmacılarla serüvenine
devam etmiştir.1787 yılına kadar
buharlı motorlar sadece su pompalarını ve tekstil makinelerini çalıştırmak için kullanılmıştı.
İkinci bölüm Avusturya Lloyd’un Osmanlı Devleti’ndeki Örgütlenmesi üzerine ayrılmıştır. Bu bağlamda Posta hatları başlığı altında vapurların XIX. Yüzyıl boyunca ve XX. yüzyılın başlarında takip ettikleri hatlar tablo halinde verilmiştir. Bölümde en çarpıcı olan, okuyucunun anlamasına ve araştırmasına yardımcı olacak açıklayıcı dipnot örnekleridir. Önemli bilgilerin tekrarlanması, geçmişe dönük okuma olmadan olaylar arasında bağlantı kurmayı kolaylaştırmıştır. Yazar anlam bağlamı açısından dönemin siyasi yapısına değiniyor ve Lloyd’a Avusturya-Osmanlı ilişkileri çerçevesinde Osmanlı perspektifinden bakmamızı sağlıyor. Osmanlı ve Avusturya imparatorlukları genelde birbirini destekleyen zoraki müttefiklerdi. Bu durumda Osmanlı limanları Lloyd’un acentelikler açabilmesi için diplomatik ilişkiler açısından müsaitti. İhtiyaç duyduğu iskelelerin Osmanlıdaki organizasyonunu tamamladıktan sonra bunların bakımını da üstleniyordu. 1850 li yıllarda Lloyd’un Osmanlı sularında gerçekleştirdiği nakliyat Osmanlının kendi imkânıyla gerçekleştirmeyeceği ölçekteydi. Bu bölümde yazarın açıkça ifade ettiği gibi Osmanlı’nın taşımacılık hususunda batılı devletlere nazaran yetersiz kalması sebebiyle yabancıların seferlerine ses çıkarılmamış fakat açık bir imtiyazda gösterilmemiş yabancı gemilerin kârlı faaliyetleri tamamen durdurulamamıştı.
Üçüncü bölüm
“Avusturya Lloyd Kumpanyası’nın Osmanlı Sularına Girişi” adlı bir başlığa
sahip. İlgi çekici 5 başlık halinde incelenmiş bu kısım genel olarak yazarın
vermek istediği mesajları vurguladığı bir bölüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı gemi taşımacıları imparatorluk
limanları arasındaki kıyı ticaretini Avrupalı rakiplerine kaptırmıştı.
Osmanlı’nın elindeki deniz gücünü büyük oradan da askeri amaçlar doğrultusunda kullanması kıyı ticaretinde
oluşan boşluğun çeşitli yabancı devletlerin tüccar filoları tarafından
doldurulması sonucunu veriyordu. Bunun yanında devletin hem mali hem de politik
amaçlarla oldukça erken tarihlerden beri çeşitli devletlere sağladığı
imtiyazlarda yerli kuruluşların yeterli bir düzeyde filolarını geliştirmesini
önlemişti. Bu ortamda çeşitli rekabetlere sahne olacak bir sürecin başlangıcını oluşturmuştu.
Lloyd’un Osmanlı sularındaki faaliyet yapısı, Karadeniz ve Akdeniz’de yer edinme süreci aynı zamanda uzak
pazarlardan gelen ve pazarlara giden ürünlerle birleşen ticarette ve
denizcilikte yaşanan artış ve artan
talebi karşılamak için iç bölgeler ve kıyı kentleri arasındaki alışverişlerin
geliştirilmesi ekseninde kıyı ekonomilerinin hareket kazandığı üzerinde
durulmuştur. Son iki bölüm metnin özgün kısmıdır. Yazar sınıflandırma ve dilin
bütünlüğünü metin boyunca muhafaza etmiştir.
Yazar sonuç bölümünde, 3.
Bölümde izahına çalıştığı Lloyd’un yer edinme
sürecini farklı bir perspektiften aktarımı yapılmıştır. Şirket’in Osmanlı
zihnindeki yeri üzerine mütalaa edilmiştir. Risale örneği üzerinden anlatım
yapılması genel olarak metinde hoş bir detay oluşturmuştur. Aynı mefhumda
dipnotta okuyucuyu yoklaması yazar ile konuyu istişare ediyormuş havası
yaratıyor. Yazarın sonuç bölümünde Osmanlı’nın üzerine yoğunlaşması, Batılı
devletler karşısında izlediği siyasi politikaları daha rahat kavramamıza vesile
oluyor. Yazarın altını çizdiği önemli detaylar arasında dönemin şartlarına göre
devletlerin siyasi politikalarının seyrini değiştirdiğidir. Bu bağlamda
teknolojik gelişmeler toplumların ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmiş ve
günümüz kullanım alanlarına yayılmıştır. Bu toplumsal ihtiyaçlar zaman zaman
rekabetler yaratsa da her devlet bu
rekabet yelpazesinde kendisine ait bir yer bulmayı becermiştir.
Kitabın en güçlü bölümlerinin 3.Bölüm ve Sonuç kısmının oluşturduğunu
düşünüyorum. Verilmek istenen mesajlar salt bir şekilde okuyucuya sunuluyor.
Resimlerle ve tablolarla bilginin desteklenmesi bilginin özümsenmesi konusunda
yardımcı olmaktadır. Kitabı genel olarak değerlendirdiğimde akıcı ve merak
uyandıran bir havası olduğu, dönemin siyasi koşullarını rahatlıkla zihinde
uyandıran bilgilerle dolu olduğu kanaatindeyim. Sade bir dille yazılması
okuyucu yelpazesini genişletiyor. Alan terminolojisi hakkında bilgi sahibi
olmadan da zevkle okunabilecek bir eser.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder