Translate

15 Ağustos 2021 Pazar

 Kitap Tanıtımı/Book Rewiew

Sultanın Casusları 16. Yüzyılda İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları, Emrah Safa Gürkan, Kronik Yayınları, İstanbul 2020,s.316, ISBN:978-975-2430-00-6. 




Gökkan ALTINAY



İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Emrah Safa Gürkan tarafından kaleme alınmış olan bu eser, “Giriş” ve altı ayrı bölümden oluşmaktadır. İlk olarak eserin kapak tasarımını ve esere verilen ismi ele almak gerekirse, eserin isminin üzerinde bulunan göz simgesi casusları, yazarın isminin altında bulunan eski yazı ise dönemin terminolojisiyle , “dil” olarak ifade edilen şifreli yazılardan birisini temsil etmektedir. Yazarın eserine vermiş olduğu isim ile eserin içeriği arasında farklı anlamlar vardır, kısacası casuslar sultanın casusları değildir. Eser teşekkür ve takdim ile başlamıştır. Giriş bölümünde yazar Osmanlı tarih yazıcılığını tartışmıştır. Mamafih eserin gayesi hemen bu kısa tartışmanın akabinde, Osmanlıların diğer devletler hakkında nasıl bilgi topladığını göstermek olarak izah edilmiştir. Eserin amacı açıklandıktan sonra ise Yeniçağ’da istihbarat başlığı altında istihbaratın önemi ve bu alanda yapılan çalışmalara değinilmiştir. Bu başlıktan sonra ise Akdeniz Serhaddin’de İslam ve Hıristiyanlığın bir medeniyetler çatışması mı sorusuna cevap aranmıştır, bu soruya verilen cevaptan sonra ise eserde kullanılan ki kaynak dilleri açısından bir hayli geniş olan eserin kaynakları açıklanmıştır. Yine giriş kısmında eserde kullanılan terimler ve bölümler açıklanmıştır. Yazarın belirttiğine göre eser on senelik bir çalışma sonucunda ortaya çıkmıştır.

I. bölümde, Osmanlı tarihinin on altıncı yüzyıla kadar ki sürecin hülasası yapıldıktan sonra dünya hâkimiyeti için verilen Osmanlı–Habsburg mücadelesi açıklanmıştır. Bu bölümde açıklanan bir husus ise Osmanlıların neden Avrupa’ya elçi göndermediğidir. II. bölümde, Osmanlı casusları, istihbarat operasyonları ve önemi, casusların farklı kimlikleri, hikâyeleri, casusları konuşturmak için başvurulan yöntemler incelenmiştir. III. bölümde, Osmanlı istihbaratının kaynakları olarak tüccar ve esirler, Osmanlıların Habsburg topraklarındaki haber kaynakları ve genel olarak beşinci kol olarak isimlendirilen ve bunların kimlerden oluştuğu açıklanmıştır. Bu bölümde dördüncü bölüm hariç diğer bölümlerden farklı olarak orijinal arşiv kayıtları, casus mektupları, şifreli yazılar, şifre çözme anahtarına yer verilmiştir, yine istasyon şefi olarak bilinen belirli zamanlarda gittikleri yerlerin casus ağının başı olarak Osmanlı elçileri ve bu elçilerin hareketlerini kontrol altında tutmak için Venedik tarafından alınan tedbirler açıklanmıştır. Daha sonra ise bu bölümde, Avrupa ve Batı Akdeniz’deki hadiselerle ilgili Osmanlı’ya düzenli bilgi aktaran devletler, Venedik’in Osmanlı Devleti ile neden işbirliği yapmak zorunda olduğu açıklanmıştır.

IV. bölümde ise “On Altıncı Yüzyılda Osmanlı İstihbaratının Kurumsal Yapısı” başlığı adı altında, Osmanlı istihbaratının kurumsal yapısının incelendiği bu bölümde savunulan tez ,on altıncı yüzyılda Osmanlı istihbaratının Avrupalı eşitlerinden iki alanda farklılık gösterdiğidir. Bu bölümde yine “Ekâbir ve İstihbarat” alt başlığında istihbaratın nasıl yapıldığına dair bilgiler verilmektedir örneğin; sistemde ağları kurmak ve yönetmek ekâbir(paşa) kapularının görevidir. Kurumsal yapının olmadığı, birbirinden bağımsız istihbarat ağlarının varlığından bu başlık altında bahsedilmektedir. Osmanlı idaresinin başı olarak veziriazamın en önde gelen casus hamisi olduğu yine bu başlıkta izah edilmiştir. Bir başka önemli husus ‘dil’ haber getirmenin ayrıca Ekâbirler’e itibar kazandırdığı mevzusudur. Ekâbirler kendilerine taksim edilen bütçeden kendi casuslarını getirdikleri dil karşılığında çeşitli hediyeler vermek suretiyle ödüllendirmişlerdir. Osmanlı ekâbirinin işlerine yaramayan haberlere karşı uyguladıkları yöntemlere ise yine ilerleyen sayfalarda açıklanmıştır. Bu bölümün alt başlıklarından biride adem-i merkezi sistemin varlığıdır, bu hususta istihbaratın merkezi olmadığı yerel idarelerce yönetildiğinden bahsedilmiştir. “Tımarlı ve Ulufeli Casuslar ”alt başlığında ise sefer sırasında istihbarat getirenlerin tımar ile yada zeametle ödüllendirildiğinden bahsedilmiştir. Bu sayfalardan sonra ise daha önce bahsettiğimiz yazarın arşivlerden aldığı casus portrelerine ve döneme ait kadırga ve mavnaların resimleri, Barbaros Hayreddin paşanın Sultan Süleyman’ın huzuruna kabulü, Preveze kuşatması, şehzade ve paşaların emirleri altındaki casusları oluşturulan listeler ile takip etmekteyiz. İlerleyen sayfalarda ise “menzil sistemi” başlığı adı altında dönemin ulaşım aracı atlar vasıtasıyla kurulan askeri haber alma sisteminden bahsedilmektedir. İlerleyen sayfalarda bir alt başlık olarak “Osmanlı İstihbaratının Performansı” ele alınmıştır. Yine bu alt başlık altında Osmanlı Devletinin Avrupa’daki gelişmeleri haber alma hızından bahsedilmiştir.

V. bölümde ise Osmanlı karşı İstihbaratı(Kontrespiyonaj)başlığı adı altında düşman istihbaratını durdurmak için alınan önlemler anlatılmıştır. Yine bu bölümde bununla alakalı serhaddi kontrol, Ragusa ve Venedik’e yapılan baskılar, soruşturma, sorgulama ve ceza mevzularına yer verilmiştir.

VI. ve son bölüm olan hülasa adından da anlaşılacağı üzere özet bölümünde ise yine eserin başındaki amaç tekrar edilmiştir. Eserin esas amacının ilginç hikayeler anlatmak olmayıp, Akdeniz’in bağlantılı yapısını gözler önüne sermek olarak açıklanmıştır.

Sonuç olarak yazarın tezlerine ve amaçlarına büyük oranda ulaştığını görmekteyiz .


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZLE BUTONUNA TIKLA ABONE OL ! Yazılarınızı E-posta Adresimize Gönderebilirsiniz.