Kitap Tanıtımı /Book Review
Murat
Özkan, Buhara Hanlığı (1500-1920), ISBN: 978- 605- 4944- 78-1,
Selenge Yayınları, İstanbul 2021, s.128.
Doç. Dr. Murat Özkan tarafından kaleme alınan Buhara Hanlığı (1500-1920)
adlı eserde, XVI-XX, yüzyıllar arasında Türkistan’da hakimiyet kuran Buhara
Hanlığı’nın, siyasî, sosyal, kültürel ve iktisadî hayatı anlatılmıştır. Murat
Özkan’ın bu çalışması 2021 yılında Selenge Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.
Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde görev yapmakta
olan Doç. Dr. Murat Özkan’ın, Türkistan Hanlıkları ve Ruslarla olan mücadelesini ele alan Türkistan’ın Keşif Çağı
Rus Seyyah Burnaşev’in Gözünden Buhara ile bu
çalışmanın halefi olan Türkistan’ın İşgal Çağı Beyaz General Skobelev
(1843-1882) adlı birbirlerini tamamlayan bu
eserleri vardır. Bu iki eser de Türkistan’ı ve Rusların bölgeye yönelişi ve izlediği siyaseti anlamak
açısından oldukça mühimdir. Yine çeviri eser kategorisinde değerlendirilen ve çevirmenleri arasında
yer aldığı Sibir Kronikleri I-II-III
adlı eserler XV-XVI. yüzyıllar
arasında hüküm süren Sibir Hanlığı’nın Rusların işgaline kadar giden süreci
aydınlatmaktadır. Özkan’ın bu kitap çalışmalarının yanı sıra Türkistan’ın
sosyo-kültürel tarihi hakkında da pek çok makalesi mevcuttur.
“Şibanî Hanedanlığı Döneminde
Buhara Hanlığı” adlı ikinci bölümde Hanlığın adı ve menşei üzerinde
durulmuş ilk olarak Şibanî hanedanlığına adını veren Cengiz Han’ın torunu
Cuci’nin oğlu Şiban’dan bahsedilerek Özbek adının menşei hakkında muhtelif
görüşlerden bahsedilmişti. Bunlar arasında Özbek adının menşei hakkında en
fazla kabul göreninin Altın
Orda Devleti’nin başında bulunan
Özbek Han’dan geldiğidir. Türkistan’da kısa sürede şehirleri hakimiyeti altına
alan Özbekler, Kalmuk akınları sonrasında büyük bir darbe almıştır. İşgal
sonucu bölgede yaşanan kaostan bahsedilip Buhara Hanlığı’nın kurucusu olarak
kabul edilen Muhammed Şibanî Han dönemi hakkında bilgi verilmiştir. Muhammed
Şibanî Han’ın doğumu, gençlik yıllarında yaşadığı kötü hadiselerden bahsedilmiş
akabinde yeni bir devlet kurma gayesi güden Şibanî Han’ın birtakım mücadelelere
girişmesi anlatılmıştır. Muhammed Şibanî Han’ın gittikçe güç kazanarak
korkusuzca Türkistan içlerine kadar akınlar düzenlemesinin sebebi Buhara
hâkiminin Şibanî Han’a hizmetlerine karşılık Yesi şehrini vermesidir. Muhammed
Şibanî Han’ın bölgede ki bazı hanlara yaptığı hizmetlere karşın takdirlerini
topladığı, Semerkand’ın kuşatılması sırasında Buhara kuvvetlerinin yardıma
geldiğini öğrenen Şibanî Han yönünü Buhara’ya çevirmiş ve 1500 yılında
savunmasız kalan Buhara’yı ele geçirmiştir. Muhammed Şibanî Han’ın Buhara’yı
ele geçirişiyle beraber Buhara Hanlığı kurulmuş oldu. Bu kısımda Şibanî Han’ın
1510 yılana kadar süren saltanatında devletlerle olan mücadeleleri
anlatılmıştır. Kuşkusuz bu mücadelelerden en önemlileri Babür ve Şah İsmail ile
olanlardır. Babür’ün Semerkand’ı kuşatması üzerine yapılan savaşta Babür,
Şibanî Han’a karşı mağlup olmuştur. Şibanî Han’ın ölümü ile sonuçlanacak olan
Safevî- Özbek mücadelesinin mezhepsel farklılıklar neticesinde gerçekleştiği
düşünülse de esasında Türkistan ve Horasan hakimiyeti sonucundadır. Horasan’da
gerçekleşen mücadele Özbeklerin yenilgisiyle sonuçlanırken Muhammed Şibanî
Han’da hayatını kaybetmiştir. Mücadele sonucunda Özbeklerin aldığı ağır yenilgi
ve toparlanma süreci anlatılmıştır. Bu süreçte Şah İsmail’in desteği ile
Babür’ün, Buhara ve Semerkand’ı ele geçirişinden bahsedilmiştir. Semerkand
halkının Babür’ü sevmesi şehri kuşatmalarını kolaylaştırsa da Babür’ün Şah ve
on iki imam adına hutbe okutup, para bastırması, sünni halkın Şii inanca sahip
Şah İsmail’e ve onun için hareket eden Babür’ e olan desteklerini çekmesine
neden olmuştur. Köçküncü Han önderliğinde Özbek birliği tekrar oluşturulmaya
başlanmış, Köçküncü Han dönemi anlatıldıktan sonra ölümünün ardından tahta
geçen Ubeydullah Han döneminde yaşanan hadiselerden bahsedilmiştir. Ubeydullah
Han’ın ölümü ile Özbeklerin yükselişi sekteye uğramıştır. Özbekler arasında
“fetret devri” diye adlandırılacak olan istikrarsızlık dönemi başlamıştır. Bu
dönem II. Abdullah Han’ın merkezi otoriteyi sağlamasına kadar devam etmiştir.
II. Abdullah Han’ın devletlerle olan ilişkileri ve mücadelelerinden
bahsedilmiştir. Onun 1598 yılında ölümünün ardından Buhara Hanlığı’nın
otoritesi sarsılmış, çıkan ayaklanmalar da Şibanî Hanedanlığı’nın sonunu
getirmiştir.
“Astrahan Hanedanlığı
Döneminde Buhara Hanlığı” adlı üçüncü bölümde, Şibanîlerin ardından Buhara
Hanlığı’nın yönetiminin Astrahanlılar hanedanına geçişi anlatılarak bölüme
başlanmıştır. Astrahanlıların
nereden geldikleri ve tahta çıkan ilk hanı Canî Muhammed olduğu için Canî
Muhammed veya Canîler denildiği ailenin soyunun Cengiz Han’a dayandığından
bahsedilmiştir. Astrahan Hanedanlığı’nın yurtlarını bırakıp Buhara’ya gelme
nedenleri açıklanmıştır. Şibanî Hanedanlığı ile Astrahanlılar arasında evlilik
yoluyla kurulan ilişkiler anlatılarak II. Abdullah Han’ın akrabalık yolu ile
Astrahanlılara, hanlığa verdikleri destekten dolayı bazı şehirlerin
yönetiminin verildiğinden bahsedilmiştir. II. Abdullah Han’ın ölümünün ardından
oğlu Abdülmümin tahta geçmiş, otoritesi sarsılan Buhara Hanlığı adeta kaos
ortamına dönüşmüştür. Bunun nedeni Abdülmümin’in hanlıktaki otoritesini
sağlamlaştırmaya çalışırken uyguladığı sert politikalar neticesinde halkın
güvenini kaybetmesidir. Bu kaos ortamında Buhara’nın ileri gelenleri tarafından
ülkenin Astrahanlılar tarafından yönetilmesi gerektiği görüşlerinden
bahsedilerek Astrahanlıların ülke yönetimini ele
geçirme süreçleri detaylı bir şekilde
anlatılmıştır. Astrahanlıların ilk hanı olan Canî Muhammed dönemi anlatılırken
hanlığın yönetiminin Baki Muhammed’in elinde olduğu belirtilmektedir. Canî
Muhammed’in ölümünün ardından tahta Baki Muhammed geçmiştir. Buhara Hanlığı
içerisinde otoritesini sağlayamayan Baki Muhammed’in saltanatında, Safevîlerin
toprak genişletme politikaları neticesinde Buhara Hanlığı topraklarına doğru
ilerlemeleri Baki Muhammed’in bu mücadelede
kendisine yardım etmesi amacıyla Osmanlı Padişahı III. elçi göndermesine sebep
olmuştur. Yine bu kısımda Baki
Muhammed’in ölümü üzerine tahta geçen kardeşi Veli Muhammed hakkında bilgiler
verilmiştir. Veli Muhammed’in saltanat yıllarında otoritesini güçlendirmek
amacıyla vergi sisteminde düzenlemeye gitmesi, ulema sınıfını yanına çekmek
maksadıyla onlara iyi davranarak otoritesini sağlamlaştıracağını düşünmesine
sebep olmuştur. Bu konuda başarılı olamamakla beraber Özbek beylerine verdiği
imtiyazlar ilerleyen zamanda kendisini sıkıntıya sokmuştur. Veli Muhammed son yıllarında yeğenleri İmam Kulu ve Nadir Muhammed ile mücadeleye
girişmiştir. Bu mücadeleden bahsedildikten sonra Veli Muhammed Han’ı mağlup
ederek hanlığın başına geçen yeğeni İmam Kulu Han dönemi hakkında bilgi
verilmiştir. İmam Kulu Han döneminde Buhara Hanlığı içerisindeki sorunların birazda
olsa çözüldüğü görülmektedir. Bunun en önemli nedenini Özkan, onun
seleflerinden daha uzun bir süre yani 31 yıl tahtta kalmasına bağlar. İmam Kulu
Han, Kazak ve Kalmuklarla mücadele ederek izlediği politikalarda başarılı olmuş
halk nezdinde itibar kazanmıştır. İmam Kulu’nun ardından tahta kardeşi Nadir
Muhammed Han geçmiştir. Nadir Muhammed Han döneminde oğlu Abdülaziz’in
Kazaklarla yaptığı bu sefer
sırasında han ilan edilmesi Nadir Muhammed Han dönemini sonlandırmıştır.
Abdülaziz Han döneminde dikkat çeken en önemli olay Hive Hanlığı ile yapılan
mücadeleler olmuştur. 36 yıl tahtta
kalan Abdülaziz Han yerini kardeşi Subhan Kulu’ya bırakmıştır.
Subhan Kulu
Han dönemi hanlığın çöküşünü hazırlamıştır. Buhara Hanlığı’nın hem iç sorunlarıyla uğraşan hem de Hive
Hanlığı ile mücadele eden Subhan
Kulu’nun otoritesi bu mücadeleler
ardından sarsılmıştır. Subhan Kulu’dan sonra tahta Ubeydullah Han geçmiştir.
Ubeydullah Han döneminde otoriteyi
tesis etmek amacıyla atılan bazı adımlar işlerin iyice sarpa sarmasına neden
olmuştur. Ubeydullah Han saltanatında istediği başarıyı yakalayamadığı gibi
tahtan indirilmesine sebep olmuş yerine Ebu’l-Feyz Han geçmiştir. Ebu’l Feyz Han merkezi otoriteyi sağlayamamış
olması, şehirlerden sorumlu beylerin bağımsızlıklarını ilan etmelerine neden
olurken Buhara Hanlığı da pek çok parçaya ayrılmıştır. Ebu’l Feyz Han’ın
hanlığı bu çıkmazdan çıkarabilmek
amacıyla Mangıtlardan Atalık Muhammed Hâkim Bey’den yardım istemesi hem kendi
hem de Astrahan Hanedanlığının sonunu getirmiştir.
“Buhara’da Mangıt Devri ve Küçük
Kıyamet” adlı dördüncü bölümde Ebu’l Feyz Han’ı öldürüp Buhara’da Mangıtlar
devrini başlatan Muhammed Rahim Han’ın dönemi anlatılmıştır. Mangıtlar Cengiz
Han’ın soyundan gelmeyen ilk hanedandı. Başlangıçta Muhammed Rahim
Han’ın, kendisine karşı ayaklanma ihtimaline karşın çoğu kabileyi
cezalandırarak merkezi otoriteyi sağlamaya çalıştığından bahsedilmiştir.
Muhammed Rahim Han’ın erken ölümünün birçok yeniliğin kesintiye uğramasına
neden olduğu belirtilmiştir. Ölümünün ardından hanlığın başına kimin geçeceği
konusunda karışıklıklar çıktığı belirtilmiş, Buhara Hanlığı tahtına Muhammed
Rahim Han’ın amcası Muhammed Danyal Bey çıkmıştır. Muhammed Danyal Bey
döneminde onun tahta oturmasını kabul edemeyen Özbek beylerinin yerine Cengiz
soyundan olan Seyyid Ebulgazi’yi han olarak ataması kukla hanlar dönemini
başlatmıştır. Hanlığı döneminde aşırılıktan uzak mütevazi bir hayat süren
Muhammed Danyal Bey saltanatı boyunca Hive ve
Hokand Hanlıkları ile iyi
ilişkiler kurmuştur. Muhammed Danyal Bey’in devlet işlerinden elini çekmesinin
ardından oğlu Şah Murad dönemi hakkında bilgi verilmiştir. Şah Murad’ın
dervişliğinin yanı sıra idarede de başarılı olduğundan; kukla hanı tahtan
indirip kendisini Buhara Emiri ilan etmesinden ve buna bağlı olarak hanlığın
artık Buhara Emirliği adı ile anılmaya başlandığından bahsedilmiştir. Şah Murad
döneminde askerî, malî ve idarî
alanlarda yapılan yenilikler emirliğin bir nebze de rahatlamasına sebep
olmuştur. Şah Murad’ın 15 yıl süren iktidarının ardından tahta oğlu Said Haydar
geçmiştir. Said Emir Haydar’ın çok
iyi dini bilgiye sahip olması döneminde din ve
devlet işlerini ayrı tutmaması
ulemanın desteğini de almasına sebep olmuştur. Ayrıca o, “Seyyidlik” unvanını
kullanan ilk emirdir. Emir Haydar’ın döneminde hükümdarlık hakları değişmiş,
kan bağlılığı yani Cengiz soyundan gelmeye önem verilmemeye başlandığı
belirtilmiştir. Saltanatında gerçekleşen iç
isyanları bastırmakla geçiren Said Haydar’ın vefatının ardından tahta ilk olarak
Hüseyin
ardından da Mir Ömer geçmiştir. İki emirin saltanatı kısa sürmüş, Buhara
Emirliği tahtına 1827 yılında Nasrullah geçmiştir. Emir Nasrullah döneminde,
merkezi otoritesini güçlendirip, iç sorunlarla
uğraşırken, asıl tehlike Çarlık Rusya’nın Türkistan içlerine ilerleyişinin
idrak edilemediği gibi Türkistan hanlıklarının da birbirleriyle mücadele
içerisinde olduğu belirtilmiştir. Çarlık Rusya’nın Buhara Emirliği ile ilişkileri,
Emir Nasrullah döneminden önce
başlamasına rağmen bu dönemde
İngiltere ve Çarlık Rusya’nın
kendilerine yeni pazar arayışı akabinde Türkistan’da giriştiği “Büyük Oyun”un
sergilenmeye başladığı dönemden bahsedilmiştir. Çarlık Rusya’nın Buhara
Emirliği ile yakın temas kurması İngiltere’yi harekete geçirmiş, Emir
Nasrullah’a elçi göndermiştir. Ancak Emir Nasrullah’ın Rusların lehine hareket
ettiği görülmektedir. Emir Nasrullah’ın ölümünün ardından var olan Rus
baskısının iyiden iyiye artması yine bu dönemde
Rusların Türkistan’daki ilerleyişi, Rus yayılmasındaki üç ana kırılma noktası
anlatılmıştır. Emir Nasrullah’ın ardından Buhara Emirliği’nin başına geçen
Muzafferüddin döneminde başlayan işgal süreci ve
Çarlık Rusya’nın Buhara Emirliği’ni ele geçirilişi hakkında bilgi
verilmiştir. Emir Muzafferüddin’in
1885 yılında vefat etmesi üzerine tahta Abdulahad geçmiştir. Emir Abdulahad döneminde de Rus baskısının
devam etmesine rağmen birtakım reformları gerçekleştirmeyi başarmıştır. Emir Abdulahad’ın 1910 yılında ölümü üzerine son emir olan Âlim
Han tahta geçmiştir. Âlim Han dönemi oldukça önemlidir. O, Sovyet Rusya’nın
Buhara Emirliği’ni işgal etmeden önceki
son emiridir. Halkın, emirliğin siyasî, iktisadî ve kültürel anlamda çöküşte olmasına rağmen Âlim Han’dan umutlu
olduğu belirtilmiştir. Türkistan’ın birçok bölgesinde ortaya çıkan fikir hareketleri
Buhara’yı da etkilemiş, özellikle kendilerini “Buharalı Ceditçiler” olarak
adlandıran bu grubun gün geçtikçe
etkisini daha da artırdığından bahsedilmiştir. Bu hareketin Buhara Emirliği
içerisinde giderek kavramsal bir boyut
kazanarak “Yaş Buharalılar” adı ile
anılmaya başlandığı belirtilmiştir. Bu düzenin değişmesi gerektiğini savunan
Yaş Buharalılar ile Âlim Han arasındaki gerçekleşen mücadelelerden
bahsedilmiştir. Yaş Buharalıların Sovyet Rusya’dan yardım istemesinin ardından
Kızıl Ordu’nun desteği ile Buhara’nın ele geçirilişi, Buhara şehrine ve tarihine nasıl zarar verildiği hakkında
bilgiler verilerek bölüm sonlandırılmıştır.
“İdarî, İktisadî ve Kültürel Özellikleriyle Buhara Hanlığı” adlı beşinci ve son bölümde Buhara Hanlığı’nın yönetim
temelini oluşturan sistem ve yönetim
içerisinde yer alan memurlar rütbelerine göre tek tek açıklanmıştır. Buhara
Hanlığı’nın eski Türklerde hâkim olan ordu-millet anlayışını sürdürdükleri
belirtilmiştir. Rus işgaline uğramadan önce Buhara’nın İslamiyet’in en önemli
dini merkezlerinden biri olduğuna değinilerek özellikle Mangıtlar devrinde
dinin yönetimde etkin olmasından bahsedilmiştir. Ardından Buhara
Hanlığı’nın
ekonomik yapısı ve iktisadî hayatı
açıklanmıştır. Buhara Hanlığı’nda şehirde yaşayan halkın ticaretle köyde
yaşayan halkın ise tarımla ve hayvancılıkla uğraştığı ayrıca Buhara halkının en
önemli geçim kaynaklarından birinin de pamuk olduğundan bahsedilmiştir. Buhara
Hanlığı’nın ekonomisi hakkında detaylı bilgiler verildikten sonra köklü bir kültüre sahip olan Buhara’nın mimarisi
hakkında da bilgiler verilmiştir. Mimari eserlerin yapısı açıklanarak Buhara’da
medreseler ve eğitim konusunda bilgiler aktarılmıştır. Buhara hanlarının din
ile iç içe geçmiş olması eğitim
konusunda birtakım değişiklerin yaşanmasına neden olmuş, Timurlular devrinde
ilgilenilen pozitif bilimlerin bir kenara bırakılarak dini eğitimin ağırlıklı
olduğu bir sisteme geçildiğinden bahsedilmiştir. XIX. yüzyılın sonlarına
kadar Buhara’da eğitim zaman zaman sekteye uğramışsa da Buhara’da 366 tane
medresenin varlığından söz edilmektedir. Sonuç olarak; Özkan’ın yazmış olduğu
Buhara Hanlığı(1500-1920) adlı eser akıcı bir üslupla kaleme alınmıştır.
Türkçe, İngilizce ve Rusça araştırma
eser ve makalelerden yararlanılan bu eser kaynak çeşitliliği bakımından
oldukça zengindir. Türkistan Hanlıkları ile ilgili yeni bir başucu kitabını
yazın dünyasına kazandırmıştır. Özkan’ın bu
kıymetli eseri ile ilim alemine büyük katkı sağlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder