Translate

29 Haziran 2021 Salı

 Kitap Tanıtımı/Book Review

 Abdülkadir Özcan İstanbul, İSAM Yayınları, 2017, 260 Sayfa,

 ISBN: 978-975-389-927-7 

 





                                                           Emine Naz GÖZÜKAN


    Kurulduğu tarihten itibaren Dünya Tarihinde önemli etkilere mazhar olan Osmanlı Devleti hakkında önemli çalışmalar ortaya konmuştur. Ortaya konan çalışmalar içerisinde belki de en önemlileri addedeceğimiz olanları şüphesiz sultan biyografileri olmaktadır zira kurulduktan sonra Osmanlı devletinin kuruluş, yükseliş, gerileme ve duraklama adı ile adlandırdığımız dönemlerini, sultanların nasıl bir haleti ruhiye içerisinde olduklarını kavramamızda yardımcı olan kitaplardandır. Abdulkadir Özcan tarafından oluşturulan bu çalışma içindekiler, önsöz ve kısaltmaların ardından 7 bölümden oluşmaktadır. Yazar oluşturduğu çalışmanın önsözünde ortaya koyduğu çalışmanın ilk olarak bir biyografi serisine bağlı olduğunu, kendi dönemine kadar olan padişahların hangi tarihçiler tarafından kaydedildiğini belirterek kaydedeceği sultanların hayatları ve dönemlerinde hadiselerin kısa bir özetlerini ve çalışmasında yer alacak sultanların kısa bir girizgahını yapmıştır. Önsözün ardından IV. Mehmed döneminden başlayarak III. Mustafa dönemine kadar olan 7 Osmanlı sultanının biyografileri ve onların döneminde vuku bulan hadiseler aktarılmıştır. 

    Kitabın birinci bölümü (s.16-62) IV. Mehmed (1642-1693)(saltanatı 1648-1687) bölümüdür. Bu bölüm Doğumu ve Şehzadelik Yılları, Merkezde ve Taşrada Kaos ( 1648-1656), Turhan Sultan ve Saray Ağalarının İktidarı, Köprülüler ve Başarılar Dönemi – Son Fetihler, Sadrazam Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa ve Başarılarının Devamı, Avusturya Seferi, Uyvar’ın Fethi ve Vasvar Antlaşması, Saint Gothard Savaşı ve Vasvar Antlaşması’nın Yürürlüğe Girmesi, Kandiye’nin Fethi ve Girit Meselesinin Halli, Sahte Mesih Sabatay Sevi Olayı, IV. Mehmed’in Lehistan Seferi, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa İş Başında, Osmanlı- Avusturya İlişkileri, II. Viyana Muhasarası: Bozgun ve Büyük Ricat ve Kutsal Haçlı İttifakı ve Çok Cepheli Savaşlar adlı on dört kısımdan oluşmaktadır. Yazar bu bölümde IV. Mehmed dönemini kaydederken üç döneme ayrılması gerektiğini vurgulayarak hadiseleri küçük yaşta tahtta çıktığındaki sekiz yıllık kargaşa, 1683 Viyana bozgununa kadar olan Köprülü dönemi ve Viyana Bozgunu sonrası yaşanan hadiseler olarak kaydetmiştir. IV. Mehmed çocuk yaşta tahtta çıktığında etrafındaki olaylar annesi Turhan Sultan ile büyükvalide Mahpeyker Kösem Sultan arasında yaşanan rekabet ortamı bünyesinde şekillenmişti. Hanedan da yaşanan rekabetin gerginliğinin yanında ocakta çıkan askeri ayaklanmalar ve Anadolu da vuku bulan zorba eşkiyaların ortaya çıkması karışıklılığın artmasına neden olmuştur. IV. Mehmed dönemi ile birlikte Köprülüler dönemi olarak bildiğimiz ikinci dönemin de başladığını söyleyebiliriz. Annesi Turhan Sultan vasıtasıyla iktidarın yönetimine geçen Köprülü paşalar döneminin devlet adına olumlu bir hareket olduğunu söylemeliyiz. Üçüncü ve felaket yıllarının başlangıcı adını alan dönem Viyana Bozgunu ile birlikte geldiği vurgulanmıştır. 

    Kitabın ikinci bölümü (s.63-92) II. Süleyman (1642-1691) (saltanatı 1687-1691) bölümüdür. Bu bölüm Cülûsu ve ilk icraatları, Dâhilî Vaziyet, Cephelerde Durum, II. Süleyman Macaristan Yollarında, Yeni Bir Arayış: Yine Bir Köprülüzâde, Yeni Sadrazamın İlk İcraatları, Bazı Başarılar ve İstirdatlar ve Görülmemiş Karşılama ve İltifatlar adlı sekiz kısımdan oluşmaktadır. Yazar bu bölümde IV. Mehmed döneminde Kösem Sultan ve Turhan Sultan arasında yaşanan rekabetin yol açtığı karışıklık neticesinde av tutkusunun askeri anlamından daha ağır gelmesinden dolayı sultan IV. Mehmed’in tahttan indirilip onun yerine kardeşi II. Süleyman’ın sultan olmasını aktarmıştır. Yeni sultan olan Süleyman’ın tahtta çıktığı esnada yaşanan zorba yeniçeriler ve esnafın eşkiyalara karşı sancakı şerif açtırma istekleri gündeme gelmiş olup sultan bu hadisede başarılı olup kargaşa hali sükunet haline döndürüldüğü aktarılmıştır. Yazar bunun dışında bu dönemde yaşanan iç ve dış tehlikeler karşısında yine bir köprülü desteğine ihtiyaç duyulduğunun altını çizmiştir. 

    Kitabın üçüncü bölümü (s.93-112) II. Ahmed (1643-1695) (saltanatı 1691-1695) bölümüdür. Bu bölümde Cülûsu ve ilk icraatları,Savaşların Devamı ve Köprülüzâde Mustafa Paşa’nın Şehadeti, Yeni Arayışlar ve Toprak Kayıpları ve Barış Arayışları adlı dört kısımdan oluşmaktadır. Yazar bu bölümde sultanın tahtta çıkmasında Köprülülerin etkili olduğunu taht adayları arasında IV. Mehmed’in oğullarından birinin olmamasını kardeşi Ahmed’in tahtta çıkmasının makul olduğunu istediklerini belirtmiştir. Yazar yine bu dönemde 1683 Viyana Bozgunu arkasında devam etmekte olan cepheli savaşların yaşandığını ve Köprülü Paşa Mustafa Paşanın şehadet olması ile çıkan bozukluk ile geri dönüldüğünü, kazanılmasına rağmen Mustafa Paşanın haberinin askerde yarattığı üzüntü nedeni ile sancakı şerif dışında Osmnanlı ordu ağırlıklarının düşmanın eline geçmesinden sebep bir yarar elde edilemediğini ve sultanın savaş esnasında gerekli yardımı yapamadığı için Kırım Hanı Saadet Girayı kınayan bir mektup yolladığını aktarmıştır. Köprülü Paşanın ardından getirilen sadrazamların cepheye gitmede sorun ve bahane çıkarmaları görülmektedir. Askeri alan dışında devlet işleri olarak değerlendirildiğinde bu dönemde haftalık divan toplantıları yeniden dört güne çıkarılması dikkat çekmektedir. 

    Kitabın dördüncü bölümü (s.113-136) II. Mustafa (1664-1703) (saltanatı 1695-1703) bölümüdür. Bu bölüm Cülûsu ve ilk icraatları, Son Sefer-i Hümâyunlar, Hezimetin Adı: Zenta, Büyük Ricat, Toprak Kayıpları ve Uzun Savaşların Sonu: Karlofça Antlaşması ve Hoca Nüfuzu, Edirne Vakası ve Saltanat Değişikliği adlı beş bölümden oluşmaktadır. Yazar bu bölümde Sultan Mustafa’nın kardeşlerinin ardından kafeste tahtta çıkmayı beklediğini tam çıkması gündeme gelmişken Köprülülerin kararı ile kardeşi II. Ahmedin tahtta çıktığını aktarmıştır. Sultan Mustafanın kafes hayatının diğerlerine göre biraz daha serbest olduğu aktarılmış olup tahtta çıktığında yaptığı ilk kararın divanı humayun işlerini hızlandırmak adına dört gün yapılması ve seferlere bizzat askerle birlikte çıkma kararı olduğu kaydedilmiştir. Devlet ileri gelenlerinden kendisinin sefere çıkmasının masrafa neden olacağı düşüncesinde olanları ikna edip onları görevden alarak devlet kadrolarında değişiklik yaptığı gözlemlenmiştir. II. Mustafa dönemine bakıldığında bu dönem Osmanlı Tarihi açısından mühim olayların yaşandığı dönem olduğu Karlofça antlaşmasının bu dönemde imzalandığı, ekonomik gelişme adına birtakım vergileri kaldırdığı da görülmektedir. Bunların dışında Osmanlı devletinin en kötü yenilgilerinden biri sayılan Zenta yenilgisi de onun döneminde vuku bulmuştur.

    Kitabın beşinci bölümü (s.137-176) III. Ahmed (1673-1736) (saltanatı 1703-1730) bölümüdür. Bu bölüm Sorgulanan Hânedan, Sultan Ahmed’in İlk Yılları ve İstikrar Arayışları, Karlofça’dan Sonra İzlenen İstirdat Siyaseti, İstirdatın İlk Merhalesi: Prut Seferi, Prut Barışı, Prut Meselesinin Tahkiki, Petro’nun Barış Şartlarına Uymaması ve Edirne Antlaşması, Demirbaş Şarl’in Ülkesine Dönmesi, İstirdatın İkinci Merhalesi: Venedik Seferi ve Kuzey Mora’nın Zaptı, Mora Fethi’nin İkmali, İstirdat Girişiminin Üçüncü Merhalesi: Osmanlı- Avusturya Savaşı ve Yenilgi, Ordunun Perişan Durumu: Arnavut Halil Paşa’nın Sadrazamlığı ve Serdarlığı, Büyük Ricat ve Toprak Kayıpları, Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın Sadrazamlığı ve Pasarofça Antlaşması, Lale Devri: Batı^ya Açılan Pencere ve Sosyokültürel Faaliyetler, İlk Türk Matbaasının Kurulması, Safevi Devletinde Başlayan Buhranlar ve Osmanlı Devleti’nin Bundan Yararlanmak İstemesi, Batı İran’ın Paylaşılması Hususunda Osmanlı- Rus Yakınlaşması ve Mukâsemenâme (Paylaşım Yakınlaşması) imzalanması, Hemedan’ın, Revan’ın ve Nihâvend’in Fethi, Tebriz’in, Gence’nin, Hürremâbâd’ın Fethi ve Luristan’ın İlhakı, Afganlı Eşref Han/Şah’ın Hilâfet İddiası, Hemedan Antlaşması, Doğuda Yeni Gelişmeler: Nihavend’in Elden Çıkması, III. Ahmed’in Şark Seferi Hazırlıkları, Patrona Halili ve Saltanat Değişikliği ve III. Ahmed’in Tahttan Feragat Etmesi, Şimşirlik Hayatı ve Vefatı adlı yirmi altı kısımdan oluşmaktadır. Yazar bu bölümde Osmanlı devletinin Viyana bozgunu sonrası 16 yıl sonrası imzaladığı Karlofça sonrası değişen askeri politikasına değinip Osmanlı devletinin savaş politikasını bırakıp izleme politikasına geçtiğini kaydetmiştir. Bunun dışında yazar Osmanlının kaybettiği toprakların geri kazanılmasının amaçlandığını da vurgulayarak ilk hedeflenen bölgenin Karlofça gereği Ruslara geçen Azak olduğunu bildirmiştir. III. Ahmed döneminde vuku bulan Prut seferi ve Osmanlı – Rus savaşı sonucunda devlet kuzey komşusunu Prut önlerinde durdurmayı başarmış oldukları kaydedilmiştir. Prut sonrası gerçekleştirilen Venedik seferi, Moranın Zaptı ve Belgrad’ın kaybedilişi detaylı bir şekilde notlandırılmıştır. III. Ahmed dönemi Osmanlı devletinin askeri alan dışında sosyal alanda da etkili olduğu bir dönem olarak kayıtlara geçmektedir zira bu dönemde matbaa Osmanlı devletine giriş yapmıştır. Osmanlı Tarihi içerisinde Lale devri olarak adlandırılan 1712-1730 dönemi devleti sosyala açıdan hareketlense de sultanın vaktini Üsküdar da sohbetlerde geçirmesi ve devlet işlerini arka plana atmasından kaynaklı olarak Patrona önderliğinde bir kesimin tepkisini çekmişti ve Patrona Halil adı ile bilinen isyan sonucunda da sultan III. Ahmedin tahttan indirildiği kaydedilmiştir. 

    Kitabın altıncı bölümü (s. 177-200) I. Mahmud (1696-1754) (saltanatı 1730-1754) bölümüdür. Bu bölüm Doğumu, Şehzadelik Yılları ve Cülusu, Saltanatın İlk Yılları-Patrona ve Yandaşlarının Tepelenmesi: İstikrar, Doğu Meselesi ve Çözümlenmesi, Osmanlı- Rus Savaşı, Rusya’nın Yanında Avusturya’nın da Savaşa Katılması, Osmanlı-İran Savaşı ve Barışı, Askeri Islahat Girişimleri ve Bazı Yenilikler, Diğer İcraatları, Sultan Mahmud’un Ölümü ve Şahsiyeti ve İmar ve Kültürel Faaliyetleri adlı on kısımdan oluşmaktadır. Yazar bu bölümde Patrona Halil isyanı sonucunda tahttan indirilen amcası III. Ahmed yerine yeğeni I. Mahmud’un yirmi yedi yıl kafes hayatı yaşantısının ardından tahtta çıkartıldığını ve tahtta çıktığında amcasının kendisine devletyönetiminde idareyi bizzat eline alması gerektiğini, kimseye güvenmemesini ve yardıma ihtiyac olanlara yardım etmesini ve şehzadelerini gözetmesini tembih ettiğini kaydetmiştir. İsyan sonrasında isyancıları I. Mahmud’un huzuruna kabul ettiği ve onların istediklerini kabul ederek vesayetleri altına girdikleri tasdik edilmekteydi. Buna mühim örnek Patrona Halil ve adamlarının devlet işlerinde önemli yerlere gelmeleri ve Lale kalma köşklerin yıkılmasında etkili olmaları idi. Bu tarihlerde sultanın ilk faaliyetlerinin devlet içerisinde oluşan Patrona nüfuzunu kırmak olduğu söylenebilir. Askeri anlamda modernleşmenin zaruri olduğunu görse de yeniçeri fitnesinden çekindiğinden onlara dokunmadığı görülmektedir. Matbaanın kurucusu İbrahim Müteferrika ile görüştüğü ve Usülü’l-Hikem eserinin ortaya çıkmasına vesile olduğu aktarılmıştır. Sultanın mali konulara ağırlık verdiği onun döneminde refah ortamın ortaya çıktığı uzun süren savaşların barış ortamına dönmesi olarak kaydedilir. 

    Kitabın yedinci bölümü (s.201-215) III. Osman (1699-1757) (saltanatı 1754-1757) bölümüdür. Bu bölüm Şehzadelik Yılları ve Cülusu, İlk İcraatları, Büyük Tabiat Olayları ve Yangınlar ve Kılık Kıyafet Düzenlemeleri adlı dört kısımdan oluşmaktadır. Yazar bu bölümde elli üç yıllık kafes hayatının ardından tahtta çıkma şansını elde etmiş olan bir sultanın nasıl bir haleti ruhiye içerisinde bulunduğunu gözler önüne sermiştir. Sultan III. Osman’ın dönemi askeri anlamda 1739 yılında imzalanmış olan barış antlaşmaları sebebi ile sakin bir dönem olarak kayıtlara geçse de yaşanan İstanbul yangını gibi doğa olayları neticesinde sosyal anlamda çalkantılı dönem olmuştur. Yangın belirli bir bölgede başladığı gibi zamanla şehrin farklı noktalarına da sıçrayarak neticesinde İstanbul’un çokça semtinde bulunan yapılarını yakıp kül ettiği ve sultanın yangının ardından şehrin onarımı ile yakından ilgilendiği kaydedilmiştir. Yazar III. Osman’ın kişilik özelliğinden bahsederken onun 3 yaşları dolaylarında iken kafes hayatına girmiş ve 53 yıl boyunca loş ve rutubetli bir yerde yaşantısından ve bu durumun onda bıraktığı etkilere değinmeyi gerekli kılarak sultanın uzunca süren kafes hayatının ardından kimselere güvenmeyen, hırslı yapılı, sert ve kararsız yapılı biri haline geldiğini ifade ederek saltanatı boyunca yapmış olduğu sadrazam ve şeyhülislam değişikliklerinin temel nedeninin kafes hayatının onda bıraktığı etkiler olduğunu kaydetmiş ve sadece devlet erkanı değişikliğinde olmadığını halk üzerinde de baskıcı bir tutumda olduğunu belirtmiştir. 

    Sonuç olarak değerlendirildiğinde kaydedilen bu çalışma Osmanlı gerileme dönemi padişahlarının incelenmesinde, yaşanan hadiselerin sultanların kişiliklerine ne derece yansıdığını anlamada bir kaynak mahiyetinde değerindedir. Abdulkadir Özcan tarafından oluşturulan bu kitap bir çalışma dizisine bağlı olan bir eser olup Osmanlı tarihinin kronolojik sırada anlaşılmasının sağlanılması adına kendisinden önceki ve sonraki ciltlerinin okunulması da yerinde olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZLE BUTONUNA TIKLA ABONE OL ! Yazılarınızı E-posta Adresimize Gönderebilirsiniz.