Translate

18 Temmuz 2021 Pazar

Kitap Tanıtımı/ Bookreview

                                                 TÜRK BEŞLERİ




                                                                  Muhammet KUDU 

 Cumhuriyet dönemi müzik politikalarından biri olan Türk Beşleri İspanya, Rusya ve Macaristan gibi ülkelerden esinlenilerek ortaya çıkmıştır. Bu kişiler besteciliği temel uğraş edinen ilk Türk bestecilerdir.  Bu kişilerden öncede genelde okul şarkıları, marşlar ve hafif müzik alanında başarılı olmuş çok sayıda bestecimiz vardır. Adlarını saygıyla andığımız bu besteciler doğum tarihi sırasına göre: Yesarizade Necip Paşa (1815-83), Dikran Çuhacıyan(1837 dolayı-1898), Mehmet Ali Bey(1840-95), Boyacı Hacı Emin Efendi(1845-1907), Tevfik Bey(1850-1941), Saffet Atabinen(1858-1939), Zati Arca(1863-1951), Ali Rıfat Çağatay (1869-1935), Faik Daim Bey (1870-1910), Mustafa Rahmi Otman(1875-1941), Edgar Manas(1875-1964), Mehmet Baha Pars(1877-1953), İsmail Zühtü ( 1877-1924), Zeki Üngör(1880-1958), Hüseyin Sadettin Arel(1880-1955), Kaptanzade Ali Rıza Bey( 1883-1934), Musa Süreyya)1884-1942), Ahmet Yekta Madran(1885-1950), Muhlis Sabahattin Ezgi(1876-1946), Hulusi Öktem(1892-1959), Ali Sezgin ( 1897-1950), Halil Bedii Yönetken (1899-1968), Sefyeddin Asal(1901-1955), Halit Recep Arman(1902-1982), Fuat Koray (1903-1981), Ziya Aydıntan(1904-1979) şeklindedir.

  Türk Beşleri Avrupa ülkelerinde eğitim almış ve günümüz müzik yaşamına ışık tutmuş bestecilerdir. Eşlerin her yöresi başlangıçta ulusalcı bir kavrayıştan yola çıkmış yerel müziğimizin renklerinden yararlanmışlardır. Bu bir ortak yöndür. Ancak sonraları geleneksel müziklerimizden yararlanma özelliği giderek azalmış bestecilerimizin her biri kendi özgün duyuş ve düşünüşlerini geliştirmişlerdir. Bu da ayrılan taraflarıdır. İlk kuşak için halk ezgilerinin derlenmesi ve notaya aktarılması incelenip değerlendirilmesi önemli bir kaynak olmuştur. Avrupa'nın birçok ülkesinde 19. yüzyıl sonu ortaya çıkan ulusal kaynaklara yönelme akımının bir uzantısıdır bu başlangıç. Türk halk ezgileri ve geleneksel sanat müziğimizin makamsal karakteri, aksak ritimler içindeki yapısı, yalnız bizim bestecilerimizi değil, giderek dünyanın uzak köşelerindeki müzisyenleri de ilgilendirmektedir. 

 CEMAL REŞİT REY(1904-1985)

 CEMAL REŞİT REY aynı zamanda piyanist orkestra şefi ve eğitimci olarak ülkemiz müzik tarihine geçmiş bir bestecidir. Babası edebiyat-ı cedide akımının yazarlarından Ahmet Reşit Bey'dir. Müziğe küçük yaşta annesinden aldığı piyano dersleri ile başlamıştır. 1913'te Paris'e yerleşen Rey ailesi çocuğun müzik yeteneğinin değerlendirilmesi amacıyla piyanist Marguerite Lond'dan dersler almasını sağlamıştır. I Dünya Savaşı'nın başlaması yüzünden annesi ile isviçre'ye gitmiştir. Burada Cenevre konservatuarında eğitimli sürdürmüştür. 1920'de Paris'e dönerek eski hocasının piyano kurslarına katılmış, Paul Laparra ile bestecilik, Gabriel Faure ile müzik estetiği, Henri Değişse ile orkestra şefliği çalışmıştır. 

    1923'te Türkiye'ye dönerek Daru'l Elhan da görev almıştır. İstanbul belediye konservatuvarı yaylı çalgılar orkestrasının kuruluşu, bu çekirdekten yola çıkarak İstanbul şehir orkestrasının kuruluşu ve senfoni konserleri, İstanbul filarmoni derneğinin kuruluşu, Ankara radyosunda batı müziği yayınları şefi olarak çalışması, 1940'tan başlayarak İstanbul'da piyanist ve orkestra şefi olarak sürekli görevleri, İstanbul belediye konservatuarında yeni kuşakların yetiştirilmesi, İstanbul radyosunda piyano dünyasında gezintiler adlı programları sürdürmesi vb.

  Cemal Reşit Rey 1949 1960 yılları arasında orkestra şefi olarak dünyanın önemli sanat merkezlerinde konserler yönetmiştir. 

Cemal reşit'in bestecilik serüveni 1926'da Türk Halk müziği gerecinden  yararlanılarak yazdığı 12 Anadolu türküsü ile başlar. 1930'lu yıllarda yazdığı operretlerle halka çok sesli müziğe yakınlaştırmayı öngörmüştür. Yine bu dönemde bestelediği orkestra için enstantaneler ezgisel ve çokyüzeyli  kuruluşundaki özgünlük yanında izlenimciliğin parlak ışıltılı aydınlığını taşır. 

   1950'den sonra ise yeni klasikçiliğe yönelen Cemal Reşit Rey'in 2 senfonisi çok sayıda senfonik şiiri ve orkestra yapıtı keman için ve piyano için 2 konçertosu Katibim çeşitlemelerinin gitar için uyarlanmış biçimi gitar konçertosu viyolonsel ve orkestra için İmtroduction ve Dans Koçertant parçalar adlı iki konçertant parçası Suna Kan'a adadığı keman ve yaylı çalgılar orkestrası için andante ve allegro başlığını taşıyan konçertant parçası çok sayıda oda müziği şan ve piyano için yapıtları koro yapıtları piyano yapıtları marşlar sahne filmleri radyo için oyun müzikleri vardır.

   ULVİ CEMAL ERKİN(1906-1972)

 Duyun-u umumiye müdürlerinden Mehmet Cemil Bey oğlu olan Ulvi Cemal Erkin  yaşındayken İstanbul'da piyanist Adinolfi'den dersler almaya başlamıştır. Galatasaray lisesi'nde öğrenim yaptığı sırada müzik çalışmalarını  sürdürmüştür. 1925'te milli eğitim bakanlığı tarafından Paris'e gönderilen Erkin Jean Gallon ve İşidir Philipp ilaç çalışmış Nadia Baouglanger' in öğrencisi olarak paris'teki Ecole Normale de Musique den mezun olmuştur. Aynı yıl yurda dönen bestecimiz Musiki muallim mektebinde piyano ve armoni öğretmenliğine atanmış 1932'de ünlü piyanistimiz ve piyano öğretmeni Ferhunde Erkin ile evlenmiştir. Ankara devlet konservatuvarının  kurulmasından sonra bu kurumun piyano bölümü şefi olarak atanan erken 1949 1951 yılları arasında konservatuarın müdürlüğü'nün yapmış Ankara devlet Opera orkestrasını yönetmiştir. Yapıtlarında geleneksel ezgilerin çekiciliğini buluşçu bir kavrayışla öne çıkartan bestecimiz yeni klasikçi eğilimine karşı yeni ve dolgun bir armoni ile etkileyici Ezgi Selver ritmik yapılanmayı başarılı biçimde kullanmış parlak bir orkestralamanın yetkin örneklerini vermiştir. 

   2 senfoni ve 1966'da yazdığı piyano ve orkestra için senfonik konçertant Tuna ryada makamsal armoni anlaştığı büyük ölçüde ayrılan ileri bir müzik eğilimini sergiler. 

    Ulvi Cemal in yapıtlar dizininde ilk sırayı alan büyük orkestra için iki dans 1930'da Paris'te yazılmıştır. Yurda döndükten sonra bestelediği ilk yapıtlar keman ve piyano için ninni, Emprovizasyon ve Zeybek türküsü ile piyano için beş damladır. Piyano ve orkestra için konçertino büyük orkestra için bayram piyano için 11 parça duyuşlar 1930'lu yılların verimi olan ve Erkin'in sanatçı kimliğini sergileyen yapıtlardır. Eşi Ferhunde Erkin adadığı piyano konçertosu ve orkestra için dans rapsodisi köçekçe geniş yaygınlık kazanmıştır. Bir senfoni 1946'da tamamlayan bestecinin keman konçertosu 1948'de kendi yönetimindeki Rısayeticumhur filarmoni orkestrası'nın eşliğinde Kilo Amar  tarafından seslendirilmiştir. Koray için yapıtları şunlardır: iki sesli Türküler (1936), yedi türkü (1945), on türkü (1963).

   HASAN FERİD ALNAR(1906-1978)

  Küçük yaşta kanun çalmaya başlayan Hasan Ferit alnar kısa sürede bu çalgının ustası olmuş 16 yaşındayken Darültalim-i Musiki topluluğuna kanunu olarak girmiştir bu arada Sadettin ara evden armoni edgar Manas Tan kontrpuan Vefik dersleri alarak yetişmiştir 1927'de açılan devlet sınavını kazanmış ve Viyana devlet akademisine girmiştir burada Joseph marx'ın kompozisyon Ostwald Kabasta'nın orkestra şefliği öğrencisi olmuş akademi'nin yüksek bölümünü 1932'de bitirerek yurda dönmüştür.

   İstanbul'da şehir tiyatrosu'nda orkestra yöneticiliği yapan bestecimiz 1936'da Ankara cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasında şef yardımcısı olarak atanmıştır. Ayrıca 1937 den 1946 ya değin Ankara Devlet Konservatuarı'ında kompozisyon öğretmenliği yapmıştır. Bu dönemde Carl  Elbert ile Türkiye'nin ilk Opera temsillerini gerçekleştirmiştir.

  1946'da cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının şefliğini üstlenen Hasan Ferit Alnar 1952'de bu görevinden ayrılmış konservatuarda armoni bilgisi ve orkestralama dersleri vermiştir. Astra j kanun konçertosu ile ilk kez geleneksel bir çalgı mıza orkestra eşliğinde solo görevi veren Ferit Alnar'ın en parlak yapıtları orkestra için prelüd ve iki dans ve viyolonsel konçertosu dur. Viyana'ya gitmeden önce geleneksel sanat müziği kapsamında besteledi 10 saz semaisi bayati araban peşrev bayati araban saz semaisi ve segah peşrev vardır. İlk yapıtı 1922'de yazdığı tek sesli bir operettir. 

  Geleneksel Türk sanat müziği kökenli bir müzikçi olarak Alnar, genelde Türk müziğinde dayandırılmış yalın bir armoni kullanmıştır. 

  Orkestra yapıtları: romantik üvertür, prelüd ve iki dans, Türk suiti, İstanbul suiti.

Konçertoları: viyolonsel konçertosu, kanun konçertosu

Oda müziği  yapıtları: Trio fantazi, keman ve piyano için suit, yaylı dörtlü.

  AHMED ADNAN SAYGUN(1907-1991)

   Babası matematik öğretmenidir. İlk müzik derslerini İzmir'deki İttihat ve Terakki numune mektebinde İsmail Zühtü'den  almıştır. 1922'de Macar Tevfik Bey ile piyano çalışmış bu arada kendi kendine armoni  ve kontrpuan öğrenmeye başlamıştır. 1928'de devlet sınavını kazanan bestecimiz Paris'e giderek Eugene Borel'le armoniz d'Indy ile kompozisyon çalışmıştır. 1931'de yurda dönen Saygın Musiki muallim mektebinde öğretmenlik yaptıktan sonra 1934'te Rısayeticumhur filarmoni orkestrasını yönetmiş, 1936'da İstanbul belediye konservatuarı'na armoni ve kompozisyon öğretmeni olmuştur. Aynı yıl ülkemize gelen Bela bartok ile Anadolu'da gezilere çıkan bestecimiz değişik yörelerden halk müziklerini derlenmiştir.

   1939'da halkevleri müfettişliğine ve Cumhuriyet Halk partisi'nin müzik danışmanlığına getirilmiş 1940'da Ankara'da ses ve tel Birliği adlı derneği kurmuştur. 1946'da Ankara Devlet konservatuarında kompozisyon öğretmenliğine atanan Saygun 1972'de bu görevini sürdürmüş aha sonra İstanbul'a yerleşerek MSÜ İstanbul devlet konservatuarında yeni kuşaklar yetiştirmiştir.

1960 65 yılları arasında Talim ve terbiye kurulu üyeliği 1972 ve 78 yıllarında TRT yönetim kurulu üyeliği yapan saygun'un yapıtları 1947'den başlayarak yurtdışında daha seslendirilmiştir. Adnan Saygun 1931 yılından sonra etnomüzikoloji alanında incelemeler yapmış yere müziklerimiz üzerindeki araştırmaları ile Türkiye'yi yurt dışında temsil etmiştir. 

 Etnomüzikoloji alanındaki kitapları şunlardır: Türk halk müziğinde pentatonizm(1935), Rize, Artvin, Kars havalisi, türkü saz ve oyun havaları(1937), yedi Karadeniz türküsü ve Bir horon (1938), Karacaoğlan (1952). 

  Adnan saygun'un yurtdışında daha çalışmaları sergilenmiştir. Bu çalışmalara örnek olarak La Musique Turque verilebilir. 

 Adnan Saygun başlangıçta geleneksel müziklerimiz den geniş ölçüde yararlanmıştır. 1946'da yazdığı Yunus Emre oratoryosunda dek süren bu ilk dönem yapıtları ezgisell yönelimli dir ancak uyumsal yapıyı çatkılamada oldukça buluşcudur. Yunus Emre oratoryosu ilk Türk oratoryosu olması bakımından oldukça önemli bir yapıttır. Yerel motiflerden yola çıkan ve yaratıcı süreçte 20 yüzyılın yeni müzik tekniklerini başarıyla kullanan Saygın Romanya için Enescu, Macaristan için Bartok, Polonya için Şmanovski'nin besteciliği nasıl ileri bir ölçü taşıyorsa aynı evrensel anlamda Türkiye için yeri doldurulamaz bir değeri simgelemektedir. Operaları, orkestra yapıtları, konçertoları, orkestra için yapıtları, piyano yapıtları, solo çalgı yapıtları bulunmaktadır.

  NECİL KÂZIM AKSES(doğ.1908)

    Türk beşlerinin en genç üyesi olan Akses sanatsever bir ailenin çocuğu olarak küçük yaşta keman ve viyolonsel dersleri almış Cemal Reşit ile armoni çalışmıştır. 1926'da İstanbul erkek lisesi'ni bitirdikten sonra bestecilik öğrenimi için Viyana'ya gitmiştir. Viyana devlet müzik ve temsil akademisini Joseph Marx kompozisyon öğrencisi olarak 1931'de bitirmiş öğrenimini Prag devlet konservatuarında sürdürmüştür. Burada joseph Suk 'un kompozisyon Alois Haba'nın çeyrek ve altıda bir ton dizisi öğrencisi olmuş 1934'te konservatuarı bitirmiştir. 

  Aynı yurda dönen Akses, Musiki muallim mektebinde öğretmenliğe başlamış, 1936'da Ankara Devlet konservatuvarı nın kuruluş çalışmalarına hindemith ile birlikte katılmıştır. 

   Necil Kazım öğrencileri arasında Bülent Arel, Nevit Kodallı ve Ferit Tüzün vardır. Besteciliği nin ve öğretmenliğin yanı sıra sanat kurumlarında yöneticilik de yapan Akses Ankara Devlet konservatuvarı müdürlüğü, Güzel Sanatlar genel müdürlüğü, bern ve Bonn kültür ateşeliği Ankara Devlet Opera müdürlüğü gibi görevleri üstlenmiştir.

   Akses'in bestecilik kavrayışı dönemine göre yenilikçiliği temsil eder. Geleneksel renkler onun yapıtlarında dolaylı biçimdedir ve uzak bir andırıştan öteye gitmez. O özellik bestecinin kişisel deyişi önemsediğini gösterir. En tanınmış yapıtlarından Ankara kalesi adlı senfoni şiiri, ton-dışı müziği yaklaşan armoni anlayışıyla yazıldığı tarih açısından Türkiye için oldukça ileri cesaret isteyen bir müziktir. Yapılarına örnek olarak: Çiftetelli, Ankara kalesi, 1. Senfoni, 2. Senfoni, 3. Senfoni'si verilebilir.

   KAYNAKÇA: Ahmet SAY(Müzik tarihi)

Önder KÜTAHYALI, Çağdaş müzik tarihî, YayınlayanN. Leblebicioğlu Ankara (1981)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZLE BUTONUNA TIKLA ABONE OL ! Yazılarınızı E-posta Adresimize Gönderebilirsiniz.