Translate

22 Temmuz 2021 Perşembe

 KLASİK TÜRK MÜZİĞİNDE FORMLAR



Muhammet KUDU  


Formlar eser biçimleri anlamına gelmektedir ve her müzik türünde olduğu gibi Türk müziğinde de kendine has formlar vardır. Çok zengin bir özü olan müziğimizin formları ayrıca bir inceleme konusu olup derinlik içermektedir. Bu yazı Türk müziği formları üzerine özet bir yazı niteliği taşımaktadır.

 Türk müziği formları önce ikiye sonra da yine kendi içinde ikiye ayrılmaktadırlar. 

1-Saz musikisi(Instrumental(enstrümantal) müzik)

2- Sözlü Musiki (vokal müzik)

   Bu iki gruptan sözlü müzik kendi içinde yine ikiye ayrılmaktadır;

A) Dini müzik

B) Din dışı müzik (la dini musiki).

    1-Saz Musikisi

  Yalnızca çalgılar için hazırlanmış ve yazılmış müzik türüdür. Sazı icra edene Sazende denirdi.

 a) Taksim: herhangi bir saz tarafından bir veya daha fazla makama gecki yapılarak, geçilen makamların tüm özelliklerini göstererek  yapılan, anlık ilhamdan beslenen icra türüdür. Usulü yoktur.  Eğer çok fazla makam dolaşılıyorsa bu tür taksimlere Fihrist Taksim denir.

Taksim üç çeşittir:

1-Gösteri  Taksimi: bir esere başlamadan o eserinin makamına kulakları alıştırmak için yapılan tek makamı içeren Taksim'dir.

2-Ara Taksimi: bir faslın ortasında of makamından başlayıp birkaç makam dolaştıktan sonra yine dolaşılan ilk makamda karar eden Taksim türüdür.

3: Geçiş Taksimi: bu Tahsin bir makamda başlayıp başka bir makamda kareden Taksim'dir. Ayrı ayrı makamlardaki eserler için bağlantı amaçlı kullanılır.

 b- Peşrev: kelime kökeni Farsça olup önde giden anlamına gelmektedir. Fasılların en başına çalınan saz eseridir. Her birine hane denilen kısımlardan meydana gelmektedir. Hanelerin sonunda nağmeleri karara götüren teslim veya mülazime denilen melodisi hiç değişmeyen bir kısım vardır.  Günümüzde teslim olarak isimlendirdiğimiz bu bölümün asıl adı mülazımedir.  Beşevler birahanedeki makamın adıyla anılırlar ve bu makama bağlı olurlar. Diğer hanelerde başka makamlara geç gelir yapılabilir fakat teslim yine ilk makamda olmalıdır. Genellikle haberin sonunda oha nede kullanılır makamın güçlü perdesi üzerinde yarım karar verilir. Eğer yarım karar hane sonunda değilse mutlaka hani'nin içinde verilir. Beşevler genel olarak 4 haneli derler az sayıda 2-5 ya da 6 haneli olanları da vardır. Beşevler genellikle büyük usullerle ölçülmüşlerdir. Bununla beraber küçük usullerle ölçülmüş olanları da vardır. Beşevler'de akşamüstü kullanılmaz. Bazı Beşevler bir saz ile bütün sazların karşılıklı soru cevaplı icrası için hazırlanmıştır. Bu gibi peşrevlere batak veya karabatak peşrevi adı verilir. Bazı peşrevler de 1 hane aynı zamanda teslimdir ve herhalde sonra çalınır.

C-Medhal: peşrev yerine kullanılan bir nevi kısa peşrev diyebileceğimiz bir saz formudur. Şeması A+B dir. Peşreve göre daha serbest bir formu vardır. Aksak olmayan küçük usullerle ölçülürler. Name bakımından beşevler'den farklılık gösterirler. Medhal XX. yüzyılın başlarında bulunup kullanılmaya başlanmıştır.

D-Saz Semaisi: Peşreve çok benzemektedir. Gerek hane teslim ilişkisi gerekse yarım karar tam karar yerleri bakımından tamamen peşrevler ile aynı kurallara bağlıdır. Ancak saz semailerinin ilk 3 hanelerinin 10/8 lik aksak semai usulü ile ölçülmek zorunluluğu vardır. 4 tane de uzun geçkisi yapmak da bir zorunluluktur. Saz semaileri  musiki  faslının en sonunda çalınır. 

E- Longa: yapı bakımından yine peşe benzemektedir. Ancak 5 evden daha serbest bir durumu vardır iki üç dört haneli olabilir. Teslimli veya teslimsiz olabilirler. Bir çeşit oyun havası dırlar ve çoğunlukla 2/4 lük nim sofyan usulü ile ölçülürler. Yürütme oynaktırlar. Yakın geçmişte Santuri Ethem efendi longalar ile ünlüdür.

F-Sirto: longaya göre daha serbest yapılı haneli veya hanesiz, son hanelerinde usul geçkisi yapılabilen ve çok yürük herhangi bir küçük usullerle ölçülmüş sirto isimli bir oyunu oynamak için yapılmış saz eserleridir. Özel ritimleri vardır. Bu ritim 8/8 Düyek usulüyle bestelenen sirto ların usule uygun bir ritmdir. Sirtolar çoğunlukla 2 haneden oluşur. Ağırdan başlayan kusur ikinci hanede hızlanır ki bu 2 haneye susta (yay) adı verilir. 

E-Oyun Havası: çok keskin bir şekli olmayan köyde ve kentte her çeşit oyunu oynamak için 2 3 4 5 6 7 8 9 10 zamanda usullerle ölçülmüş saz eserleridir ve oyun havaları daha çok folklorun konusu olmuştur.

H- Aranağme: şarkıların başında çalınan ve o şarkının makam ve usulünde öküz sayısı şarkı ile orantılı saz parçalarıdır.

İ- Koda: italyanca'da kuyruk anlamına gelmekte olan koda şarkıların sonunda çalınan bir tür aranağmedir.

     2- Sözlü Musiki

Çalgı eşliğinde veya çalgısız belli bir  güftenin  insan sesiyle ve melodi ile okunması için meydana getirilmiş makam veya makamlara bağlı usulü veya serbest eserlerdir. Birtakım biçimsel kurallara bağlıdırlar.

  1-Dini Formlar

A- Mevlevi Ayinleri: Mevlevi denilen kişiler namaz dışında bir çeşit ibadet daha yaparlardı. Bu ibadet dönerek yapılan ve Sema denilen bu ayinler müzik eşliğinde yapılırdı. Sema sırasında çalınıp söylenen müzik büyük musikişinaslar tarafından hazırlanmış özel bir şekli olan uzun ve bestelenmesi zor eserlerdir. Bir ayın meydana getirebilmek bestecilik de çok üstün olmayı gerektirir. Mevlevi ayinlerinde müzik eşliğinde yapmaları bu tarikatın yüzyıllar boyunca en büyük bestecileri yetiştirmesine ortam sağlamış ve bu yolla aynı zamanda Türk müziğinin en büyük bestecileri de tarikatların den çıkmıştır. Eski Mevlevi tekkelerini saray dışında ilk Türk konservatuarları olarak görebiliriz. Ayın denilen bu besteler her birine selam denilen dört kısımdan oluşur. Güfte genellikle Mevlana'nın şiirleri ne seçilir. Ayin sırasında dünen yani Sema eden dervişlere semazen çalan ve okuyanların oturduğu yere mutrip mutrib  daki müzisyenlere mutrib  heyeti neyi çıkanlara Neyzen kudüm vuranlara kudümzen aynı okuyanlara ayinhan ve nat okuyanlara Nathan denirdi. 

B- May: mevlevihaneler de ayinden önce bir kişi tarafından okunan ve peygamber efendimize veya Allah'a övgüler bulunduran Arapça Farsça Türkçe kasidelerin durak evferi ve Türk aksağı usulü ile bestelenmiş eserlerdir.

C-Durak: Yaradanı ululayan renk kaside tarzında yazılmış şiirlerin yalnızca durak evferi usulü ile ölçülmesi neden meydana gelmiş bir türdür.

D-Miraciye: Hz Muhammed'in miraç'a çıkışını anlatan ve nayi Osman dede tarafından bestelenmiş uzun ve değişik makam ve usul gençleri olan eserdir. 10 kısımdan meydana gelmiştir. Aslında daha uzun olan bu büyük eserin geri kalan kısmı unutulmuştur.

E- İlahi: dini ve tasavvufi duyguları dile getiren genellikle hece vezni ile yazılmış koşma tarzındaki şiirlerin bestelenmesinden meydana gelen bir türdür. Çeşitli küçük ve büyük usüller kullanılmıştır.

F-Şugul: Arapça ilahilerdir.

G- Nefes: Bektaşi şairlerinin hece vezni ile yazdıkları tasavvufi şiirlerin yine bektaş'ı aynı yerinde okunmak üzere beslenmesinden oluşmuştur. Küçük ve büyük usüller kullanılmıştır.

H-Tevşih: mevlit arasında okunmak üzere yazılmış sözleri Allah'ı ve peygamber'i yücelten ilahilerdir.

I-  Ezan: namaz vakitlerinde Müslümanların namaza çağırmak için camilerden okunan bir türdür.

J- Tekbir: bayram namazında topluca okunan bir türdür. Segah makamındadır.

  K: Temcid: kutsal gecelerde sabaha karşı minarelerden okumak için meydana getirilmiş bir türdür. Sözleri arapçadır.

Mevlid: Allah'ın yüceliği ve peygamberin onun elçisi olduğunu anlatan Süleyman Çelebi tarafından Mesnevi tarzında yazılmış şiirin ezgili olarak okunmasından meydana gelen bir türdür. Hz Muhammed'in hayatını da anlatmaktadır. Özel ve kutsal günlerden mevlithanlar tarafından usule bağlı olmayarak okunur.

 2-Din Dışı Formlar

   Dün dışı sözü Türk müziği eserlerinde dini duygular dışında aşk ayrılık Özlem vuslat çekilen üzüntüler kaderler tabiat güzellik felsefe psikolojik gurbet başlıca konuları ifade eder.

A-Kâr: Türk müziğinde din dışı sözlü eserlerin en büyüğüdür ve en sanatçısıdır. Bestecilerin sana tütün gösterdiği en büyük eseridir. Genellikle büyük bazen de aksak olmayan küçük usullerle ölçülmüş nelerdir. İçinde usul geçkisi olan kârlara Kâr-i Murassa denir. Bu türün sözleri genellikle Farsçadır ve beraber Türkçe olanları da vardır. 

B-Kâr-ı Natık: natik söyleyen gösteren ve bildirici anlamlarına gelir. Bir çeşit kârdır. Asıl kârdan farkı sözleridir. Köftesi mısra-i bir ilişki kurarak ayrı bir makam veya gusülden söz eder. Her mısra içinde geçen makam ve usulü de bestelerinin iş dolayısıyla her mısrada ayrı bir makam ve usule geçiş yapılarak eserin sonuna kadar gidilir. Besteciler zor olan bu eseri musikideki üstünlüklerini göstermek hem de makam usul geçtiği gibi müziğin önemli konularını öğrencilerini öğretmek için bestelenmişlerdir. 

C- Ağır Semai: klasik faslında ki yeri 2 besteden sonradır. Her anlamda beste'ye benzer tek farkı ağır semai lerin sengin semai ağır sengin semai aksak semai ağır aksak semai usulü lerinden biriyle ölçülme zorunluluğudur. Ağırbaşlı ve ciddi bir eser olan ağır semai melodik Yapı şeması ile aynıdır. Nakış ağır semai çeşidi vardır.

D: Yürük Semai: klasik fast'ın son sözlü eseridir ve her bakımdan beste ve ağır sema'ye benzer. Tek farkı Yürük Semai usulü ile ölçülmez zorunluluğudur. Melodi ve söz yapısı tamamen beste gibidir. Yürük Semai ellerinde nakış Yürük Semai şekilleri vardır.

E- Gazel: Saz müziğindeki taksim'in insan sesi ile olanıdır. Serbest okunur 24 veya daha fazla mısralı belli bir makam anlayışı içinde melodilerle söyleyerek sesle Taksim etmektir. Önceden hazırlanmamış olup icracı nın o andaki ilhamına bağlıdır. Buna irtical denir. Ğüfteden ayrı olarak araya of,aman, medet, ey gibi ünlemler de ilave edilebilir ama bunların fazlası hoş karşılanmaz. 

F- Şarkı: 4 5 6 8 10 12 mısralı kıtaların beslenmesinden meydana gelmiş Bir formdur. Genelde 10 zamanlıya kadar küçük usüllerle ve nadiren bazı büyük usullerle ölçülmüşlerdir. Ağır ve Yürük Semai lerden üslup ve gidiş bakımından çok farklıdırlar. Şarkıların üstünü büyük formdaki esere göre daha hafiftir. Şarkıların 1. mısralarına zemin  denir. Şarkının bağlı olduğu makamda seyredilir. İkinci mısra yani nakarat nağmelere güçlüden durak perdesinde götürür ve durak perdesinde tam kararla sonuçlanır. 3 mısra yani miyanda başka bir makama geçmek adet olmuştur. 4.  mısra ikinci mısra'nın bestesi ile okunur ve durak perdesinde tam karar yapılarak son bulur. 

G-Köçekçeler: genellikle aynı makamda Yürük hareketli şarkı ve türkülerin uzun kararnamelerle birbirine bağlanmasından meydana gelmiş aynı zamanda tarihteki Çengi ve köçek takımlarının oyun oynamaları için düzenlenmiş bir müzik türüdür. Küçük şeylerde şarkılar ve türküler genellikle kendi yapıları ile kullanılmıştır. 

J- Türkü: şehir dışında köy kasaba yaylada oturan halkların bağlama cura divan sazı zurna davul darbuka kaval kemençe kabak kemane gibi müzik enstrümanlarıyla çalıp söyledikleri kendine has yöresel özelliklere sahip olan sözlü müziktir. Anonim olup sözler halk edebiyatından alınmıştır. Sözler hece vezniyle yazılmış şiirlerdir. Şehirli besteciler türküleri çokça taklit etmeye çalışmıştır.

   

 KAYNAKÇA: İ. HAKKI ÖZKAN ( Türk Musikisi nazariyatı ve usulleri)

Mevlevi ayinleri(ist.bel. kons.neş. 1,2,3, 1931/1933)

Türk musikisi ansiklopedisi, (Cilt 1,2,3, Yılmaz Öztuna,ist.1969/1976)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZLE BUTONUNA TIKLA ABONE OL ! Yazılarınızı E-posta Adresimize Gönderebilirsiniz.