Translate

21 Aralık 2020 Pazartesi

                                            Kitap Tanıtımı/ Book Review

Murat Özkan, Türkistan'ın Keşif Çağı: Rus Seyyah Burnaşev'in Gözünden Buhara, Kronik Kitap, İstanbul 2019, 144 s., ISBN: 978-605-7635-23-5

                                                                 Emine Naz GÖZÜKAN

                                   

        Kitap önsöz, kısaltmalar ve girişin ardından üç ana bölüm, sonuç ve kaynakçalardan oluşmaktadır. Önsöz kitabın yazarı Murat Özkan tarafından kaleme alınmıştır. Yazar çalışmasının önsöz kısmında iktidar ve otoritenin insanın varoşunda bulunduğunu ve bu güce ulaşmanın verdiği kudretin her zaman arzulandığını dile getirmiştir. Bu arzuları doğrultusunda da Dünyanın varoluşundan bu yana yaşanan savaşlar, öldürülen insanlar ve tahrip olan coğrafyalar Altay efsanesinde geçen kötü ruhun üflediği nefes olduğunu aktarmıştır. Bu noktada da bahsedilen bu vakıalar Türkistan coğrafyasında birer birer yaşandığını ve bu coğrafyanın yer altı kaynaklarının, ticaret yollarının merkezinde yer alan ve verimli topraklara sahip olan bir bölge olduğunu, aynı zamanda onun bu denli göz alıcı kaynaklara sahip olması diğer devletlerce arzulanmasına ve ele geçirilme tasarılarının yapılması doğrultusunda kapitalizmin altında kaldığını dile getirmiştir. Ayrıca önsöz kısmında kitabının genel içeriği hakkında bahsetmiş olan yazar Türkistan coğrafyasının yaşadığı hadiseleri Buhara ekseni üzerinden değinmiştir.            

        Kitabın giriş kısmına yazar Abdulhamid Çolpan'ın ''Gözel Türkistan'' adlı şiirinin bir bölümü ile başlamıştır. Özbekistan sınırında yer alan Buhara'nın bir ilim, ticaret merkezi olduğunu dile getirerek sadece Türkistan Türklerinin değil Fars ve diğer kavimlerinde merkezi olduğunu aktarmıştır. Maveraünnehr şehirlerinin Türk Dili'nin en eski sözlüklerinden biri olan ''Divan-ı Lügat-it- Türk'te bahsedildiğini anlatmış ve devamında Rusların da bu bölgeye olan ilgisi üzerinde yoğunlaşmıştır. Yazar kitabın giriş kısmında Rusların Türkistan'a yönelmelerinin ana sebebi olarak Karadeniz'de Osmanlının önlerine set koymasını ve Baltık'ta da İsveç ile gerçekleşen Baltık hakimiyeti mücadelesinde İsveç'e karşı ekonomik üstünlük sağlamak olduğunu belirtmiştir ve Rusların bölgeyi keşfetmek kavramını ele geçirme öncesi tanıma olarak nitelendirmiştir. Yazar giriş kısmında çalışmanın üç bölüm ve bir sonuçtan meydana geleceğini belirterek içerikleri hakkında bilgi vermiştir.

        Kitabın birinci bölümü (s.23-50) Buhara Hanlığı ve Çarlık Rusya bölümüdür. Bu bölüm Rusların Türkistan'da Yayılması ve Askeri Politikaları, Buhara'da Rus Ticareti ve Buhara-Rusya Diplomasisi ve XVIII. Yüzyıl'da Buhara Hanlığında Siyaset ve Yönetim adlı üç kısımdan oluşmaktadır. Bu bölümde yazar Rusların IV. İvan önderliğinde alınan Kazan ve Astarhan hanlıklarının alınması ile İdil topraklarını ele geçirmesi ve ardından Osmanlı devletini Astarhan seferinde bozguna uğratıp bölgeden uzaklaştırması doğrultusunda gözünü Türkistan topraklarına çevirdiğinin altını çizmiştir. Türkistan coğrafyasında siyasi bir teşekkülün olmadığının altını çizen yazar bu noktada Rusların Türk topluluklarına uyguladığı kışkırtıcı politikaya değinmiş ve bunda da başarılı olduklarından bahsetmiştir. Kazan ve Astarhanı alan Ruslar ilerledikçe karşısına Cengiz soyundan gelen hanlıklar çıkar ve yazar bu bölümde hanlıkların kim olduğunu, nerelere hakim olduklarını anlatmıştır. Rus politikalarının mimarı sayılan Petro'nun Astrahan valisinden aldığı rapor doğrultusunda altın yatakları ile dolu olan Amu Derya kumları ve Buhara Dağlarının Rusların dikkatini çektiğini anlatmıştır. Buhara'nın Özbek hanlıkları içerisinde Buhara'da ilk kurulan hanlık olduğunu dile getiren yazar onların Ruslara en yakın hanlık olmasından da dolayı Rusların ilk temaslarının Buhara Hanlığı üzerine olduğunu belirtmiş ve Buhara Hanlığının kuruluşundan, hanlık yöneticilerinin yaşadığı iç karışıklıktan ve Cengiz soyundan elen hanların nasıl hanlığın yönetimini Mangıtların aldığını detaylı bir şekilde ele almıştır.

        Kitabın ikinci bölümü (s.51-70) Türkistan'ı Keşif ve Buhara'ya Seyahat bölümüdür. Bu bölüm Burnaşev'in Seyahatnamesi ve Genel Özellikleri ve Sibir Hattından Buhara'ya: Burnaşev adlı iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım Burnaşev'in Seyahatnamesi ve Genel Özellikleri kısmı XVIII. Yüzyıl'da Seyyah Olmak: Burnaşev ve Hayatı, Keşif Hedefleri, Burnaşev'in Seyahatinin Mahiyeti adlı üç alt başlık olarak ele alınmıştır. İkinci kısım Sibir Hattından Buhara'ya: Burnaşev kısmı Güzergah ve Yolculuk, Buhara'ya Varış ve İlk Sorgu, Heyetin Han Sarayına Götürülmesi ve Şah Murad ve Seyahatin Sonu ve Rusya'ya Dönüş adlı dört alt başlık olarak ele alınmıştır. Bölümün birinci kısmında yazar seyahatnamelerin tarihe kaynaklık eden olduğundan bahsederek çalışamaya da konu olan seyyah Burnaşev'in tuttuğu notların Buhara hakkında bilgi sahibi olmaları açısından Ruslar için mühim bir kaynak olduğunu aktarmıştır. Seyyah Burnaşev'in hayatına değinilmiş ve Buhara seyahatinde Çarlık hükümetinin onu heyetin başına getirme nedenlerine değinilmiştir. Rusların Türkistan'a yönelik hareketlerini İngilizlerin tıpkı Afrika'ya yaptığı sömürge hareketleri ile bağdaştırıp Türkistan bölgesini ''Rusların Afrika'sı'' olarak gördüğünü ve bu doğrultuda da Türkistan bölgesini tanıma adına bir keşif heyeti oluşturulduğunun altını çizmiştir. Bölümün ikinci kısmında yazar seyyah Burnaşev'in içerisinde bulunduğu keşif heyetinin Buhara'ya yönelik yolculuğunda hangi yolları tercih ettiğini, diğer güzergahların neden tercih edilemediğini açık bir şekilde ifade etmiştir. Seyyah'ın yolculuğunun başında notlarını yazmaya başladığını ve Buhara'ya varana kadar görmüş olduğu yolları, patikaları, ağaçları notlarına aldığını anlatarak bu notların Türkistan coğrafyası hakkında Ruslara için önemli kaynak ihtiva etmektedir. Ayrıca bölge halkları hakkında bilgiler içeren notlarında onların dinlerini, ekonomik geçim kaynaklarını, yurt edindikleri yerleri ve kullandıkları silahlardan bahsederek Rusların yabancısı olduğu Türkistan halklarının sosyal yaşamları hakkında kaynak oluşturmuştur. Yazar'ın ifade ettiği gibi seyyah Burnaşev Türkistan'ı tanımak isteyen Çarlık Rusya için olduğu kadar Türk milletine de XVIII. yüzyılda yaşayan soydaşları hakkında ışık tutan bilgiler sağlamaktadır. Bu bölüm de ayrıca Rus heyetinin Buhara'ya geldiğinde Buharalılar tarafından nasıl bir tutum ile karşılaştığını görmekteyiz. Türkistan coğrafyası hakkında bilgi sahibi olmak isteyen Çarlığın emellerine ulaşmasına temas edeceğimiz an Rus heyetinin Buharalılar tarafından sorgulanması ve şehirde tutulması diyebiliriz. Zira şehirde tutulan heyet ve özellikle de seyyah Burnaşev şehirde tutulduğu zaman boyunca şehir ve hanlık hakkında Çarlığın işine yarayacak bilgileri toplamayı başarmış ve bunları Ruslara sunmuştur.

        Kitabın üçüncü bölümü (s.71-114) Burnaşev ve Seyyahların Buhara Tasvirleri bölümüdür. Bu bölüm Buhara'nın Tarihi ve Coğrafi Durumu, Buhara'nın Demografik Yapısı ve Özellikleri, Buhara'da İdari ve Askeri Yapı, Buhara'da Ekonomik Hayat ve Buhara'da Gündelik Hayat adlı beş bölümden oluşmaktadır. Birinci kısım Tarihi Buhara ve Sınırları, Buharalıların Kökeni, İklimi ve Bitki Örtüsü ve Nehirleri adlı dört alt başlık olarak ele alınmıştır. İkinci kısım Nüfusu, Etnik Yapısı, Dini Yapısı ve Dili adlı dört alt başlık olarak ele alınmıştır. Üçüncü kısım İdari Yapı, Ordu, Emniyet ve Hukuk adlı dört alt başlık olarak ele alınmıştır. Dördüncü kısım Ticaret, Madencilik, Ziraat, Hayvancılık ve Askeri Teçhizat Üretimi adlı beş alt başlık olarak ele alınmıştır. Beşinci kısım Dini ve Sivil Eğitim, Düğünler ve Evlilik, Giyim-Kuşam, Yemekler, Hastalıklar, Meskenler, Hamalar, Kervansaraylar, Pazarlar ve Köle Ticareti, Dilenciler ve Ölüm-Defin adlı on alt başlık olarak ele alınmıştır. Bu bölümde yazar çalışmanın konusu olan Seyyah Burnaşev'in notları ile diğer seyyahların notlarını baz alarak Buhara hakkında bilgiler aktarmıştır. Buhara'nın etrafının çöllerle kaplı olduğunu, Rusya'yı Hindistan'a ve Çine bağlayan ticaret yollarının merkezinde olduğunu anlatmıştır. Kökenlerini Büyük Tufan'a kadar indirdiklerini anlatarak kendilerini bölgenin en kadim halkı olarak gördüklerini ifade etmiştir. Zira kendilerine göre Buhara düzlüklerinde yaşayan dünyalılar onların atası idi fakat yazar seyyah Burnaşev'in bu düşünceye inanmadığını ve Buharalıların, hatta Hanlarının bile o bahsettikleri tepelerde değil yapay tepede ikamet ettiğini dile getirmiştir. Yazar seyyahların ortak notlarını ele alarak Buhara'nın ılıman iklime sahip olduğunu ve bunun neticesinde de iklimin çeşitli olduğunu ifade etmiştir. Türkistan coğrafyasının en önemli su kaynaklarından biri olan Amu Derya nehrine sahip olması etrafı çöllerle çevrili olan Buhara için yaşam kaynağı demekti. Seyyahların genel notlarında özellikle de nehirler ticari yönden de kullanıldığından önem arz etmiştir. Yazar nüfus hakkında verdiği bilgilerin seyyahlar aracılığı ile olduğunu zira hanlıkta belirli bir nüfus sayımı yapılmadığını ifade etmiştir. Seyyahların anlatımına göre Buhara ticaret noktasının merkezi olduğundan Türkistan havzasının en meşhur şehri konumundaydı. Seyyahlar aldıkları notlarda Buharalıların fiziki özelliklerine, İslamiyet dinini hoş görü ile yaklaşıp gayrimüslimleri hor görmediğini, bayramlarını, eğlencelerini anlatırken bu eğlencelerin Şah Murad döneminde yasaklandığını belirterek hanın dinin yaşayışı hakkında bilgi vermektedir. Buhara hanlığının idari yapısını anlatırken Şah Murad'ın devlet işinden çok kültürel faaliyetler ile alakalı olduğu anlatılmıştır. Buhara'nın askeri düzenleri konusunda aldığı notlarında askerlerin disipline edilemeyen Özbeklerden mevcut olduğunu, yaklaşık 60.000 kadar sayıları olduğunu ve yönetimlerinin Han'ın elinde olduğunu eklemiştir. Bu bilgilerin yanında ordunun kıyafetinden, kullandıkları askeri mühimmattan detaylı bir şekilde notlarını almıştır. Buhara'nın güvenlik konusunda son derecede titiz olduğunu ve geceleri sokağa çıkma yasağı olduğunu da eklemiş ve bu yasağa uymayanların da görüldükleri yerde tutuklandıklarını anlatmıştır. Hukuk kurallarından da bahsederek işlenen suçların cezalarına değinmiştir. Buhara'nın önemli bir şehir olmasının yer altı kaynaklarına sahip olmasının yanında ticaret yolunun merkezinde yer alıyor olmasıydı ve Çarlık Rusya'nın da bu şehre olan merakı da nitekim bundandı. Zira Ruslar Asya pazarlarında kendi mallarının satılmasını talep etmekteydi ve seyyahın Buhara ekonomisinden özellikle de ticari hayatından bahsetmesi Ruslar açısından oldukça mühimdi. Seyyah Burnaşev de kendisine verilmiş olan görevi layıkıyla yerine getirmiş ve Buhara ticaretinde neler yaşandığını, hangi kumaşların satıldığını, kumaşların evlerde işlendiğini, müşterilerine olan tutumlarından kullandıkları paraya kadar her bir detayın notlamasını yaptı. Seyyah Burnaşev asıl mesleği ile bir maden mühendisi olduğundan maden konusunda derin araştırmalarda bulunmuş ve bölgenin altın yataklarının nerelerde olduğunu belirlemişti. Aynı zamanda başka bir seyyah Petro döneminde Rusların kulağına gelen Amu Derya kumları arasında altın kumu olduğunu fakat yerli halkın onları işlemek adına girişimlerde bulunmadığını aktarmıştır.

        Kitabın sonuç bölümü' (s.115-119) dür. Yazar kitabın sonuç bölümünde çalışmanın geneli hakkında beş sayfalık özet mahiyetinde bir yazı kaleme almıştır. Sonuç olarak değerlendirildiğinde kaleme alınmış olan bu eser Çarlık Rusya Hükümeti'nin 1711 yılında almış oldukları Prut yenilgisinin bir yansıması niteliğindedir. Zira Ruslar Prut sonrası ekonomik sıkıntı çekmiş ve bu coğrafyaya yönelmiş ve başarısızlıkla sonuçlanan askeri seferlere imza atmıştı. Sefer hareketlerinin bozgun ile sonuçlanmasından sonra Ruslar bölgeye yapılacak olan seferlerin askeri sefer yerine keşif seferine dönüştürülmesini ve tanımadıkları coğrafya, halklar ve yaşantı hakkında bilgi sahibi olmak istediler. Bu çalışma Rusların Türkistan topraklarını tıpkı İngilizlerin Afrika'ya yaptığı gibi kendilerine sömürge yapma amaçlarının ilk adımları sayılırdı. Bu çalışma verilen kaynakları, ekleri, haritası, Buhara'ya dair verilen resimleri incelendiğinde 18. yüzyıl Çarlık politikalarına kaynak olabilecek değerdedir. Rus bir seyyahın gözünden okunan Buhara şehri ve idari, sosyal ve ticari yaşantısı bu alana gönül veren tarihçilere de referans olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZLE BUTONUNA TIKLA ABONE OL ! Yazılarınızı E-posta Adresimize Gönderebilirsiniz.