Translate

13 Aralık 2020 Pazar

OSMANLI'DA KAHVE/KAHVEHANE KÜLTÜRÜ





Nagihan BİLGİN


     Osmanlı'da sosyal hayatın gelişmesiyle kahvehaneler halkın sosyalleştiği bir mekan haline gelmiştir. Bu kahvehaneler sanatsal olarak pek incelenmemiştir. O yüzden elimizde yeterli kaynaklar bulunmamaktadır. Daha çok yaptıranın arzu ettiği şekillere göre değişen bir mimariye sahip olduğunu ifade edebiliriz. Ortaya çıkış serüveni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılsa da kahve genel olarak Araplar tarafından keşfedilğine inanılmaktadır. Bir başka inanışa göre ; kahve, Şazeli tarikatının piri Hasan eş-Şazeli ya da Ebu'l Hsan Şezali tarafından Habeşiştan'ın yüksek yaylalarında keşfedilmiş, Yemen'e de Şazeli dervişleri tarafından getirilmiştir. Çok yaygın olan bir diğer rivayet ise Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferini takip eden yıllarda, Müslüman tüccarlar tarafından 1516 yani 16. yüzyılın ilk çeğreğinde gerçekleşmiştir. Sosyal hayatın sürekli geliştiği bir mekan olan Tahtakale, İstanbul'un ilk kahvehanelerinin meydana geldiği ortak bir yer olarak kabul edilmektedir. Yemen'de Şazeli tarikatı tarafın dan yaygınlaşan kahve, Mekke'de ibadet alanlarına ve çevlerine kadar sirayet etmiştir. Alışkanlığın artık kontrolden çıkıp bir bağımlılık derecesine gelmesi din adamlarını endişelendirmiştir. 1517'de Mekkenin güvenliğinden sorumlu Hair bey, vücuda zararlı olduğu gerekçesiyle kahve tüketimini yasaklamıştır. Ancak yasaklayan kesimde de kahve bağımlılığının hat safhada olması bu yasağı kısa sürede kalkmasına neden olmuştur. Kahvenin bir topluluk oluşturması ve bunun neticesinde insanların fikir paylaşımında bulunması olaylara eleştirel gözle bakmaya başlamaları asıl korkulan nedenler arasındadır.

  

  Aslında korktukları halkın bir araya gelerek isyana kalkışmalarıydı. Kahvehaneler sosyal iletişime son derece müsait yerlerdi. Bu amaç doğrultusunda sağlığı öne sürerek toplu oluşumların önüne geçmek hedeflenmiştir. Örneğin, yanma derecesine gelene dek kavrulan kahvenin insan sağlığına zarar verdiği ve keyif verici hertürlü maddenin dinde yasak olduğu gerekçesiyle ortaya atılarak ilk yasak 16. yüzyıl ortalarında Şeyhülislam Ebussuud Efendinin fetvasıyla gerçekleşmiştir. Halkın kahvehanelere talebenin artmasıyla etnik farklılıklara sahip olan insanlara özel kahvehaneler açılması fikrini doğurmuştur. Her kesimin ayrı bir kahvehaneye sahip olması müdavimler için sosyal statü olarak bir ayrıcalık sağlamış ve kahvehaneler eskiye nazaran dolup taşmıştır. Toplanan insanlar kahvehanelerde kitap okuyor, siyasi olayları yorumlayıp fikir alışverişlerinde bulunuyordu. Sıradan insanları tek düze yaşama imkanı veren yöneticilere korku salan bu topluluğu kontrol altına almak adına din bilginleri meyhaneye gitmenin kahvehaneye gitmekten daha iyi olduğunu söyleyecek derecede durumu vahim ve kontrol edilemez düzeyde görmüşlerdir.
  Kanuni Dönemine kadar dinsel olan kahve yasakları bu dönemden sonra siyasi nedenler doğrultusunda kısıtlamaya gidilmiştir. II. Selim Dönemine tekabül eden zaman dilimindede çeşitli yasaklar getirilmiştir. 17. yüzyıla gelindiğinde artık kahve depoları eskiye nazarak iki kat arttığı göze çarpmaktadır. Bu yüzyılda kahve ticaretine giren Avrupalı tüccarların Yemen'den yüksek fiyatlarla kahve satın almaları İstanbul'daki kahve stoklarının hızla tükenmesine ve fiyatların artmasına neden olmuştur. Stokların azalması, fiyatların artmasına ve uygunsuz ticari satışların meydana gelmesine neden olmuştur. Kahvenin içerisine bakliyat unları atılara bir çok esnaf bundan kar etmeye çalışmıştır. Yerli halkın kahve ihtiyacını karşılamak suretiyle vergiler yükseltişmişse de karaborsa engellenemedi.
    Kahvehaneler,  Namia'ya göre ; "mecma-i zürefa" yani güzel konuşların toplantı yeri, Nihad Sami Baranlı'ya göre ise "akademik  muhit" görevini üstlenmiştir. İlk kahvehane oluşumları dini mekanların yakınlarında meydana gelmiştir. Namaz saatlerini beklemek için kullanılan mekanlar iken zamanla dini bölgelerden ayrılıp kendi oluşumlarını meydana getirmişlerdir. Diğer bir kahvehaneler ise yeniçeri kahvehaneleriydi. Kışla dışına çıkarak esnaflaşma süreçlerinin başlamasına neden oluyordu. Bu kahvehanelerde kişilerin kıdemlerine göre peykeler, sofalar, saz yeri ve bir de baba sofası bulunuyordu. Duvarlarda Bektaşi levhaları vardı. Diğer kahvehanelere göre oldukça süslü ve özenli olduğu göze çarpmaktadır. Kendi aralarında gerçekleştirilen kanarya kafesi hediyesi, kahvehanelere uğur getirdiği düşünülrdü. Ve hediye olarak yeni açılan kahvehanelere gönderilirdi. Genellikle iki katlı inşa edilen yapılar olarak meydana gelmektedir. 1826'ya kadar devam etmiştir. II.Mahmud tarafından kapatılmalarının ardındaan tulumbacıların müdavimi olduğu Semai kahvehaneleri ortaya çıkmıştır. Kahve ve kahvehane yasaklarının ortadan kalkmasıyla toplumun farklı kesimlerinde kıraathane adı verilen meddah, karagöz, hokkabaz orta oyunu eğlencelerinin düzenlendiği oluşumlar meydana gelmiştir.
 
 SOFA :   Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer. evlerin önündeki geniş balkon.
 PEYKE: G
enellikle eski evlerde ve eski kahvelerde bulunan, tahtadan yapılmış, alçak ve duvara bitişik durumda sedir.

Kaynak : Harun Ürer " Osmanlı'da Kahve/Kahvehane Kültürü Ve Salihli'den Bir Kahvehane Örneği" Sanat Tarihi Dergisi  2010, 1-26 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZLE BUTONUNA TIKLA ABONE OL ! Yazılarınızı E-posta Adresimize Gönderebilirsiniz.